29 Şubat ve 1 Mart 2016’da kaleme alınan ve yayınlanan “Kamikaze Fetullahçı Darbe” başlıklı yazısı ile 15 Temmuz’da gerçekleşen darbe girişimini önceden öngörmüş, yetkilileri ve toplumu uyarmış olmama rağmen ne yazık ki önlemler alınmamış 237 şehidimizin ve yaralımızın kanının aktığı bu hain darbe teşebbüsü meydana gelmişti.
Darbenin başarısız olacağını fakat ülkemizi çok tehlikeli bir duruma düşüreceği patenti şahsıma ait olan “kamikaze” ifadesi ile duyurulmuştu. Kamikaze kelimesi “kutsal rüzgâr” anlamına gelmektedir ve 2. Dünya savaşında Japon pilotlarına verilen isimdir. Kamikaze pilotları bilinçli olarak bombalar, patlayıcılar, torpidolar veya çok miktarda yakıtla yüklü olan uçaklarını Müttefik gemilerine çarparak alışılmış bir saldırıya kıyasla çok daha fazla zarar vermeyi amaçlıyorlar ve ölümü muhakkak olan bir saldırıya girişiyorlardı.
15 Temmuz 2016 darbesi de başarısız olmaya mahkûm bir darbeydi. Çünkü ilk anda başarılı olsa dahi bilinçli ve örgütlenmiş bir toplumda uzun süre kalıcı olması ve darbecilerin ayakta kalması imkânsızdı. Lakin ülke bir iç savaşa girecek ve yıllardır Batılı ülkelerin ve ABD’nin istediği Suriye-Irak senaryoları ülkemizde uygulanmaya başlayacaktı. Tehlike büyük ölçüde geçmiş olsa da gerekli tedbirlerin alınması ve hiç olmazsa bundan sonra hata yapılmaması şarttır.
Sabahlara kadar süren hürriyet mitingleri ve askeri kışlalar önünde hala bekleyen ağır iş araçları yeni bir isyan ve kalkışmanın önüne geçmek yapılan ihtilalin ne derece kötü bir şey olduğunu toplumun her kesimine anlatmak içindir. Televizyonlarda hala darbeleri öven generaller bulunuyor ve bu acı durumu göremiyorlar ise elbette bu tedbirlerin de devam etmesi de gereklidir. Ta ki her on yılda bir darbe yapmaya alışan ve bunu kanıksamış olan askerler ve darbeci zihniyet kafa yapılarını değiştirsin. Bu çağın gerisinde kalmış ve yeniçeri azgınlarının “istemezük” yaygaralarını yapan Kamalist yobazlar, akıllarını başlarına alana kadar bu mitingler ve tedbirler devam etmelidir.
Uyarı yazılarım 29 Şubat tarihli yazıyla da sınırlı değildir. 29 Şubat’tan önce ve sonra defalarca TSK’daki FETÖ etkisini ve darbe ihtimaline dikkat çeken yazılar ile yetkilileri ve toplumuzu uyarmıştım. İşte o yazıların kısa bir dökümü:
Adeta “Darbe geliyor, önlem alın” diye çığlık attığım, yetkilileri ve kamuouyunu uyardığım yazının başlığı “Yeni darbe planı” idi...
TSK’daki FETÖ tehlikesinin boyutlarının kamu otoritesi de toplumda yeterince farkında olmadığı için 29 Mart’ta çarpıcı bir yazı daha kaleme almıştım: “Orduyu Paralel Yapıdan Temizlemenin Yolları”
Ancak, bu yazılarda olduğu gibi TSK’yı ve FETÖ’yü iyi analiz etmiş uzmanların, gözlemcilerin, vatanseverlerin uyarıları karşılık bulmadı; Türkiye beklenmedik bir anda beklemediği bir kanattan “darbe” yedi, 15 Temmuz’da FETÖ darbe girişiminde bulundu. Türk milleti, polisi ve kahraman askerleri ile bir kahramanlık destanı yazdı ve üzerine TSK üniforması geçirmiş teröristlerin darbe girişimini önledi.
15 Temmuz’daki terörist kalkışmadan sonra haklı olarak konuyu, “Yazmıştık, uyarmıştık ama dinletemedik” perspektifinden tekrar tekrar işlemeye çalıştım. “Kamikaze Fetullahçı Darbe” başlıklı yazımı değiştirmeden aynen yayınlıyorum.
Halkımızın bilmesi gereken çok önemli bir darbe planı var. Her ne kadar bu darbe başarısız kalmaya mahkûm olsa da ülkemize vereceği zarar pek büyüktür. Bu yüzden “kamikaze” diyorum zira bir daha kolay kolay belimizi doğrultamayız. Zaten Amerikan kökenli darbelerin asıl amacı da budur. Onlar Fetullah’ın karakaşlarını sevdikleri için değil, güçlü ve büyük bir Türkiye’yi istemedikleri için darbeleri desteklemektedirler. Bunu izah etmeye çalışacağım ki işin vahameti anlaşılıp gerekli önlemler alınabilsin.
Güzel vatanımızın ayağa kalkmasını insanların barış ve huzur içinde yaşamasını istemeyen içte ve dışta birçok düşmanımızın her daim kullandığı çok fena bir âdeti vardır. Ülke ne zaman beli üstüne doğrulsa güzel gelişmeler meydana gelse hemen askeri darbe yaparlar. 15-20 yıl ülkemiz geri gider tekrar gayrete geliriz yaralarımızı sarmaya başladığımız bir anda yeniden darbe olur. Bu gidişat Cumhuriyet kurulalı beri değil Osmanlı’nın yükselme devrine kadar gider. Taa Yavuz Sultan Selim Han’dan bu yana “istemezük” diyen bir yaban sürüsü ordunun itaatini kırıp isyan eder. Nasıl olsa elinde silah var karşı gelenleri alt etmenin yolu kolaydır. Ancak tecrübeli ve güçlü liderler bunu anlayıp gerekli tedbirleri alarak yılanın başını küçükken ezebilirse darbeler ve isyanlar olmaz.
İşte Cumhuriyet döneminde odunun darbe yapmaya hazırlandığını bir subay haber verir fakat Başbakan Menderes olayı ciddiye almaz. İşte bu çok büyük bir hata idi. Kuleli Askeri Lisesi’ni birincilikle bitiren ve 1949 yılında Harp Akademisinden Kurmay Yüzbaşı olarak mezun olan Samet Kuşçu, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde istihbarat subayı olarak görev yapmış ve tarihte “9 Subay Olayı” adı ile geçmiştir.