Dışişleri Bakanı Hakan Fidan,  Anadolu Ajansı'nın Editör Masası adlı programında gazetecilerin sorularını yanıtladı. 

Bakan Fidan Lübnan'daki siber saldırılarla ilgili şu ifadeleri kullandı: 

"İsrail'in saldırıları adım adım Lübnan’a doğru tırmandırmaya başladığını görüyoruz. Müstakil bir siber güvenlik teşkilatının kurulmasıyla ilgili konu hükümetimizin de gündemine getirildi. Cumhurbaşkanımız bunun artık olması gerektiğine dair bir irade koydular. Netanyahu'nun Batı desteğiyle bölgede yürüttüğü Filistin topraklarının tamamını çalma projesi devam ediyor. Şu anda (İsrail'deki) fanatik zihin, aklı selimden uzak, yok etmek üzere dizayn edilmiş bir politika uyguluyor. 

Cumhurbaşkanımızın bu yönde bir açıklaması olmuştu, o da Esad'la görüşmeye hazır olduğumuz. Esad yönetimiyle çeşitli ortamlarda hep görüşüldü. Biz şimdi şunu görmek istiyoruz; Rejimle muhalefet arasında dondurulmuş bir savaş var, herkes kendi bölgesinde duruyor. Bu sessizlik ortamında biz belli konuların kalıcı çözümlerin getirilmesi gerektiğini düşündük. Türkiye'nin görmek istediği rejimin ve muhaliflerin kendi üzerlerinde anlaşabileceği bir çerçeve.

Yurt dışındaki milyonlarca Suriyeli mülteci neden var? Kendi halkıyla problemli olan bir yönetim milyonlarca mülteci yaratmış durumda. Biz sistemi kurmamış olsaydık 5 milyon mülteci daha gelecekti. Bu kitle rejimle barışını, güven tesisini sağlamadıkça bizim normalleşmemiz mümkün değil.

Sorunun daha fazla ileriye gitmemesi, çatışmamaların olmaması, daha fazla insanın ölmemesi, daha fazla insanın mülteci olarak çıkmaması. Şu an bu ortam buna yarıyor."

AB İLE İLİŞKİLER

AB Gayriresmi Dışişleri Bakanları Toplantısına uzun süre sonra davet edildik. Burada uzun zamandır beraber çalıştığımız bakanlarla görüşlerimizi paylaşıyoruz, Borrell ile de aynı şekilde. Cumhurbaşkanımız AB ile ortaya koyduğu yenilenmiş bir vizyonu var. Cumhurbaşkanımız seçildiği andan itibaren de Türkiye'nin AB vizyonu ile ilgili görüşünün değişmediğini ortaya koymuştur.

AB'de 2008'den itibaren siyasi iradenin değişti ve bu irade Türkiye-AB ilişkilerini ortada bıraktı. Son yıllarda bazı sübjektif yaklaşımlar, AB gündeminde Türkiye ile ilişkileri dibe çekti.

Özellikle, son 3-4 yıldır Rusya-Ukrayna savaşı başta olmak üzere, Gazze savaşıyla birlikte AB'nin jeostrajetik olarak alarma geçtiğini görüyoruz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: İsrail'in insanlık onurunu ayaklar altına alan saldırılarına artık 'dur' demek gerekiyor Cumhurbaşkanı Erdoğan: İsrail'in insanlık onurunu ayaklar altına alan saldırılarına artık 'dur' demek gerekiyor

(BRICS üyeliği) AB ile bizim ekonomik entegrasyonumuz üyelikle taçlansaydı, belki biz birçok konuda bu türden bir arayışta olmayacaktık.

Avrupa'da yükselen aşırı sağa ilişkin soruyu yanıtlayan Fidan;

"Avrupa'daki ülkeler zaten bunca zamandır aşırı sağ iktidardaymış gibi davrandı, o yüzden bizim için değişecek bir şey olmadığını düşünüyorum. AB sürekli kaygıyla politika oluşturdu. Sokak siyasetini birilerini ötekileştirip kendinizi yüceltme stratejisi izlediğiniz zaman kısa vadede bir şey kazansanız da uzun vadede çok şey kaybediyorsunuz."

TÜRKİYE'NİN BRICS ÜYELİĞİ

Cumhurbaşkanımız da ifade etti, biz mevcut dünyada güç dengesinin sürekli evrildiğini görüyoruz. Bunu analiz ediyoruz.

AB ile ekonomik entegrasyonumuz üyelik ile taçlansaydı, belki biz böyle bir arayışta olmayacaktık.Biz halk tarafından seçilmiş, sorumluluğu olan bir hükümetiz. Halkın bir numaralı ihtiyacına cevap vermek zorundayız.

AB ile ilişkilerimizi iyi niyetli devam ettirmek istesek de bunun durduğunu gördüğümüz için yeni bir arayışa geçtik. Biz sadece BRICS'e değil ASEAN'a ilgiliyiz. Ölçek ekonomisi açısından baktığınız zaman giderek daha büyük ölçekli entegrasyonlara ihtiyaç var.

Türkiye kendi sınıfından çok az ülkenin bulunduğu hemen hemen olmadığı bir ülke. Petrol, gaz gibi hızlı gelir getiren bir kaynağımız olmadan, teknoloji, tarım ve hizmet sektörüyle G20 arasında olmuş bir ülkeyiz."


Kaynak: aslinda.com