“SANA DÜN SAMSUN’DAN BİR BAKTIM AZİZ İSTANBUL”

      Yıl 1931.Almanya’nın Berlin şehri seri cinayetler işleyen bir çocuk katilinin eylemleriyle çalkalanır.Katilin bir türlü bulunamayışı normal halkı olduğu kadar şehirde koşullanmış “Organize Suç”örğütlerini de tedirgin eder.Çünkü şehirde olağanüstü bir polis baskısı vardır ve onlarında işlerini aksattırmaktadır bu olay.Bundan sonra organize suç örgütleri,güvenlik güçleri,dilenciler,şehir çeteleri hep beraber katilin peşine düşer.
Katilin yüzünü gören yoktur,sadece gölgesi ve sürekli ıslıkla çaldığı melodi duyulur.Kulağı keskin “kör bir balon satıcısının”teşhisi ile,diğer bir suçlunun yardımıyla paltosuna “M”harfi yazılarak teşhir edilir sonrasında katil, organize suçlular tarafından polisten önce bulunur ve kendi kurdukları mahkemede yargılanıp,şehir polisine teslim edilir.
Bir film seyrettim,film yazıma konu oldu.Bir film seyrettim ilk aklıma gelen şehir feth şehri İstanbul oldu.Tüm güzel insanları ve tarihi,sosyal,güncel mükemmelliklerine paralel,katili,organize suçları,dilencileri,olayları bol bir şehir...Ben şu bizim metropole varam feryad_ü figan koparam dedim.Sizin şehrin katili kim bir soram...İnsan hafızası ne ile nasıl ilişki kurar ve bir yazıya başlanır kestirmek zordur.Bu yazının hikayesi kendine hikaye oldu.İstanbul’un malum bir etkisi vardır tüm insanımız üzerinde.Şairler,yazarlar hep onu anlatmış o efsunlu,ulaşılmaz olarak sunulmuştur bize.Bütün güzellikler ona bahşedilmiş,bütün şarkılar ona yazılmıştır.Hal böyle olunca İstanbul efsanesi gözünde,yüreğinde bambaşka bir yer edinmiş,hiç gidip görmese de insanımızın dünyasında.
_Dur dedim,dur... bir de bende ki etkisini ölçeyim şu şehrin.Bakalım benim dünyamda ne kadar nasıl bir duruşa sahip bu büyülü şehir.Bulunduğumuz yerden bakmak,alğılarımızın yarattığı gölgelerin üzerine tutabilmek ışığı,görünmeyeni görünür kılmak adına.
Şehirlerin insan üzerindeki etkileri özneldir.Her ne kadar nesnel çıkarımların kabulü dayatılmak istense de bu şehir için!İnsan içinde yaşadığı,alıştığı yerlere tam anlamıyla farkındalıkla bakamaz.Her an bakılan fakat görünmeyen yerdeki ayrıntılar belirler aslında gerçeği.
Alğılarımızda İstanbul’un hep bir “Ben”idraki vardır.Merkez şehir İstanbul’dur gerisi taşra..Bizimki de o inanışa istinaden,tabiri caizse taşradan bakmak İstanbul’a.Doğruluğu tarafımızdan tartışma konusu olsa da...
Sana dün Samsun’dan bir baktım aziz İstanbul deyip,Yahya Kemal’i de bir kalem selamımızla yad edip, “Hakikat aramakla bulunmaz ancak bulanlar hep arayanlardır,arayanlardan ol”...sözü aklımızda düştük İstanbul sokaklarına,gerçekle yansıma hayatların arasına.
Eflatun’un Mağarasını bilir misiniz? Bilirsiniz,benimki de soru mu şimdi? İlk tesbitimiz bu koca şehirde de Eflatun’un mağarasındaki yansımaların varlığında var olmaya çalışan insanların yansıma görüntüleri.Işığı arkalarına almışlar,üzerlerine çöken rehavet içinde yaşıyorlar günlerini.Işığı arkalarına aldıkları için hakikati görmeleri asla mümkün olmayacaktır.Gördükleri gerçeğin yansıması gölgeler sadece...
Tarihi,kültürel,sosyal duruşu her daim gözler önünde ve hafızamızın bir yerinde ona ait bilgi yığınına zaten sahibiz.O nedenledir ki İstanbul’a çok farklı bir bakış açısıyla yaklaşmak istiyorum.
Kız sen İstanbul’un neresindensin? Genelleme sorusu ile içinde barındırdığı insan profillerini görmek,gösterebilmek için akıyor kalemim mürekkebi. İstanbul,tam  renk moziği bir kent.Kimin nereden ,niçin,nasıl geldiği koca bir muamma.Ama kime sorsan İstanbullu!Duymuşlar birileri birilerinden ,yedi tepe üzerine kurulan şehrin taşı toprağı altınmış.Hürraaa ...evi,ocağı,memleketi terkedip,doluşmuşlar vesaitlere,gelmişler.Hacı emmi,ana baba,yeğen.Gelmişler gelmesine de ev sahibi hazırlıksız bunca davetsiz misafire..
Yerden bir avuç toprak alıyorum.Bakıyorum,altın neyin yok.Kandırmışlar sizi diyorum.Olsa avucumda olurdu şimdi bir altın lira!
Kimimizin sadece gülmek için seyrettiği fakat gerçekte tam anlamıyla sosyal mesaj yükü olan,Kemal Sunal filmlerini izlemişsinizdir.Traji komik bir anlatımla sinema perdesine yansıyanlardır İstanbul gerçeği aslında.O filmlerde gizli asıl İstanbul’un ve sonradan İstanbul’lu olmayı seçen insanımızın dramı...
Zaman günü eledi yine ayrılık vakti!Bir daha ki buluşmamızda İstanbul sokaklarında beraber dolaşalım istiyorum.Siz bana kılavuz olun, “Gül suyu şerbetine zehir döken şehrin katillerini” beraberce arayalım.Bu arada Kemal Sunal fimlerini seyretmeyi de unutmayın,seyrederken kendinizi sorgulayın bakalım;
_Ben İstanbul’un neresindenim?
 Hoşça bakın zatınıza....

- - - - -