Cennetin zıttı, cehennemdir. Cehennem; Derin kuyu, ahirette kâfir ve günahkâr kimselerin azap çekecekleri ceza yeri. Kur'an-ı Kerîm'de inanan ve güzel amel işleyen kimselere Cennet vadedildiği gibi (Kehf 18/107) kâfir ve günahkâr kimselere de Cehennem vâdedilmiştir. Kâfir, münâfık ve müşrikler Cehennem'de ebedî kalırlar, orada ölmezler ve azabları hafifl etilmez. “Sizden, kim dininden döner ve kafir olarak ölürse, işte onların dünya ve ahirette amelleri boşa gitmiştir. İşte cehennemlikler olanlardır onlar, orada ebedi olarak kalacaklardır” (Bakara 2/217)

Tövbe etmeden günahkâr olarak ölen mü’minler ise, Peygamberimiz'in hadislerinde de bildirildiği gibi, Günahkâr mü'minler, cehennemde ebedî kalmayacaklar, cezalarını çektikten sonra cennet’e konulacaklardır (Buhâri, Rikak 51, Tevhid 19; Tirmizi, Birr 61) Ateş, insan cismine çok büyük acı ve ızdırap verdiği için ahirette kâfir ve münâfık ve günahkarların cezası ateşle verilecektir “Doğrusu o (Cehennem), cayır cayır yanmakta olan ateştir.” (Meâric, 70/15) Ceğennem azap yeridir. “Kim Allah'a ve Rasülü'ne karşı gelirse, bilsin ki ona (kendisi gibilerle birlikte) içinde ebedî kalacakları cehennem ateşi vardır." (Cin, 72/23) “Âyetlerimize karşı küfre sapanları şüphesiz ateşe sokacağız. Derileri yanıp döküldükçe, azâbı (devamlı) tatmaları için onları başka derilerle değiştireceğiz. Gerçekten Allah güçlü ve üstün olandır.” (Nisâ, 4/56)

Kâfirlerin, müşriklerin, münâfıkların ve günahkarların âhirette çekecekleri azâbın ne kadar şiddetli ve korkunç olduğu âyetlerden anlaşılmaktadır. Cehennemin çok şiddetli bir azap yeri olduğundan Rabbimiz on dan korunmamız için bizleri uyarmaktadır: “Ey iman edenler kendinizi ve yakınlarınızı ateşten (cehen nemden) koruyun.” (Tahrîm, 66/6) Allah Teâlâ şöyle buyurur: "Onlar suçlulara sorarlar: Sizi cehennemine sürükleyen nedir? Suçlular şöyle cevap verirler: "Biz namaz kılanlardan değildik” (Müddessir, 74/40-43). Hz. Peygamber (s.a.s)' de şöyle buyurmuştur: “Bilerek namazı terk eden kimseden Allah ve Rasulunün zimmeti kalkar" (Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 238). Bu izahlardan da namaz kılmanın önemi ve namazı terk etmenin zararı anlaşılmaktadır. Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Cennet nefse hoş gelmeyen şeylerle ihâta edilip kuşatılmıştır. Cehennem de nefsin şehvetleriyle (nefse hoş gelen şeylerle) kuşatılmıştır.” (Buhârî, Rikak 28; Müslim, Cennet 1) “Ben Cehennem gibi acâyip bir şey görmedim; insanlar ‘ondan kaçarız’ derler, ama kaygısız uyuyorlar (yaşıyorlar) Yine Cen net gibi acâyip bir şey görmedim; ‘insanlar ‘onu isteriz’ derler, hem de, kulluk görevlerini terk ediyorlar.” (Tirmizî, Cehennem 10)) “Allah cennete giren herkeze daha çok şükretmesi içn günah işleseydi Cehennemde nasıl bir yere gideceğini gösterir. Cehenneme giren kimse de, hasretini artırması için dünyada iyilik yapsaydı, Cennette nasıl bir yere gideceğini gösterir .” (Buhari, Rikak 51) Bu açıdan da mü’min, korku ve ümit içerisinde hayatını sürdürmelidir. “(Cehennem) içinde olanlar (şöyle çığlık atacaklar): ‘Rabbi miz bizi buradan çıkar. (Dünyada) yaptığımız (küfür, şirk isyan ve kötülükler, yanlışlıklar, haksızlıklar, ahlâksızlıklar, hırsızlıklar)dan başka sâlih bir amelde bulunalım (emirlerine uyup yasaklarından sakınalım).’ ‘Size orada (dünyada) öğüt alabilecek olanın öğüt alabileceği kadar ömür vermedik mi? Sizi uyarıp korkutan da (peygamber de) gelmişti. Öyleyse (azâbı) tadın’ buyrulacaktır.”