Kasıtlı olarak saltanat ile cumhuriyet kavramları hürriyet ve özgürlük ile karıştırılmaktadır. Sanki krallıklar baskıcı, cumhuriyetler ise özgürlükçüymüş gibi insanlar aldatılmışlardır. Bugün İngiltere, Japonya, Norveç, Hollanda, İspanya ve daha birçok krallık, özgürlüklerin yaşandığı ülkeler olduğu gibi birçok krallık, baskı yöntemlerini benimsemiş ve hala da uygulamaktadır.
Keza faşist cumhuriyetler de bulunmakta hatta bunların bazıları krallıklardan daha ağır baskı rejimleri ile yönetilmektedir. Sovyet Cumhuriyetleri ve sonrasındaki Rusya, Arjantin, Şili, İran, Suriye ve daha birçok ülke “cumhur” yani halkın yönetimde olduğu ifade edilse de gerçek hayatta durum tam tersinedir. İktidarı ele geçiren bir kısım asker, halka nefes aldırmayacak kadar sert ve acımasız baskı yönetimleri uygulamaktadırlar.
Faşizm, sistematik olarak Fransız devrimi ile birlikte özellikle Napolyon döneminde ortaya çıkmıştır. Daha önceki monark yönetimlerden farklı olarak bir kişinin veya bir grubun toplumu sert yöntemlerle adeta hayvan gibi gütmesi esas alınmıştır. Şahısların hukuku nazara alınmaz temel esas devlettir.
Yöneticiler bir grup ise oligarşik yapı tek bir kişi ise diktatörlük temel noktadır. Diktatörün talimatları kutsal metin gibidir. Karşı gelenlere yaşam hakkı verilmez. En sert cezalarla terbiye edilirler. Genellikle bu diktatörlerin kullandıkları cezalandırma sistemi idamdır.
Osmanlı Devleti, hiç mecbur olmadığı halde Batıya meftun yöneticiler eliyle bu insan onur ve şerefine aykırı baskıcı sistemi “İttihat ve Terakki” döneminde uygulamıştır. Çeşitli askeri darbelerle Padişahı adeta bir kuklaya çeviren İttihatçılar, ülkeyi bir felaketten diğer bir felaketin içine atmışlardır.
Fransa’da yaşanan tecrübelerden sonra İtalya’da otoriter devlet üzerine kurulu radikal milliyetçi siyasi ideoloji, daha da güç kazanmıştır. Faşist ilke ve öğretiler, “Faşizm Doktrini” adı altında Giovanni Gentile tarafından yazılarak İtalya’da Ulusal Faşist Parti kurulmuştur.
Türkiye’de ise Halk Fırkasının iktidara gelmesinin ardından, faşizm; birçok milliyetçi ideolojiye örnek olmuştur. Bu sistemi örnek alarak doğan nasyonal sosyalizm, başta Almanya’da iyice güçlenerek birkaç sene içerisinde dünyayı kan gölüne çevirmiştir. 2. Dünya Savaşı esnasında çoğu sivil 50 milyon insanın öldüğü tahmin edilmektedir.
Yazının devamı nasipse yarın