Milliyetçi işçi hareketlerinden ilham alan ilk faşist hareketler, İtalya’da 1. Dünya savaşı esnasında sol fikirleri, sağcı ve ırkçı unsurlarla birleştirerek; komünizm başta olmak üzere bütün ideolojilere savaş açmıştır. Aslında komünizm de baskıcı ve otoriter bir yönetim olup kan ile beslenen acımasız yönetimlerden sadece bir tanesidir.
Türkiye’de ise Yunan zaferinin ardından iktidarı eline geçiren Sabetaycı Dönmeler, önce zaten kukla olan Padişahı ortadan kaldırmışlar. Bunu yeterli görmeyerek 1300 yıl devam eden “Halifelik Kurumu’nu” da yok etmişlerdir. Başsız kalan İslam toplumları batılı sömürge devletlerinin esiri haline dönüşmüştür.
Faşistler ülkelerini, kendi uluslarının kitlesel seferberliğini teşvik eden totaliter bir devlet yoluyla bütünleştirmeyi amaçlamışlardır. Faşist ideolojiye uygun ilkelerle birlikte ırkçılığı temel alıp devrimci siyasal harekete önayak olmuşlardır. Bunun için öncelikle bir partiye sahip olmayla işe başlayıp parti sayesinde bütün ülkede örgütlenmişlerdir.
Liberalizme, demokrasiye, marksist sosyalizme ve komünizme muhalif faşist hareketler; devlete ihtiram, güçlü bir lidere bağlılık ve aşırı milliyetçilik ile militarizme verilen önem gibi ortak özelliklere sahiptir. Faşizm, siyasal şiddeti, savaşı ve emperyalizmi; ulusal uyanışa ulaşmak için bir araç olarak görmektedir. Güçlü ulusların, daha güçsüz ulusların yerine geçerek topraklarını genişletmeye hakkı olduğunu ileri sürmekle birlikte Türkiye’de içe kapalı bir rejim kurulması ile dünya üzerindeki diğer faşist devletlerden ayrı bir uygulama görülmektedir.
İtalyan lider Mussolini ve M. Kamâl, 1920’lerde iktidara gelmelerinin hemen ardından, ortaya koydukları yönetim sistemini resmi ideoloji olarak yürütmüşlerdir. Kamalizm bu resmi ideolojilerden sadece bir tanesidir. Kısa süre içerisinde genel anlamıyla baskıcı, otoriter rejim anlayışını gösteren bu anti-demokratik, askeri otoriter ideoloji ve yönetim sistemine kısaca faşizm denilmektedir. 
Kavramın kökeni Antik Roma yöneticilerinin geniş hükümet yetkisini sembolize eden ucunda balta bulunan bir çubuk demetinin adı olan Latince “fasces” sözcüğünden ileri gelir. Aynı simge daha sonraları “İhtilali Kebir” denilen Fransız Devriminde halkın elindeki devlet gücünü temsil etmek üzere kullanılmıştır. Söz konusu sembol birtakım değişikliklerle 1926 yılından itibaren İtalya’nın ve Türkiye’nin sembolü olarak kullanılmıştır. Türkiye’de savaşçı yönü ön plana çıkaran “Altı Ok” tercih edilmiştir. Bu sembol dahi Türkiye’nin faşizme olan katkısını ortaya koymaktadır. Almanya’dan yıllar önce Türk faşistleri tarihe geçmiş ortaya koydukları zulüm ve vahşetle, tarihteki yerlerini almıştır.
Yazının devamı nasipse yarın...