Helâl dairede yaşamak ve faiz (2)

Fakat anlaşmaya uymayan ve haram yollara tevessül eden kişi, yaptıklarından mesul olur. Bütün günahı da yüklenmiş olur. İşte bu örnekten yola çıkarak biz de diyelim ki; işlem yaptığımız katılım bankası bize kâr payı olarak vaat ettiği parayı “faiz” ile kazanmış olsun. İşte bu durumda örnekte verdiğimiz durum söz konusudur.

Aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre ayrıca maddi bir suç da işlenmiştir.

Faiz ile işlem yapması yasak olan kurum; anlaşma hükümlerine uymayarak faizle işlem yaptığı için hem bu dünyada hem de ruz-i mahşerde mesul ve günahkar olmuştur. Siz ise helâl dairede iş yapmak için bir anlaşma yaptığınız ve yükümlülüklerinizi yerine getirdiğiniz için hiçbir günah işlememiş olursunuz. Bu örneği ilkokul çocuklarına anlatacak seviyede anlatmamın sebebi; yazıma defalarca yorum yapan bazı kişilerin “katılım bankaları faizle işlem yapıyor” iftirasını atmış olmaları yüzündendir. Biz İslami hükümlere göre anlaşma yapmış olduğumuz için Allah katında mesuliyetimiz bulunmamaktadır. Başlarına gelecekler için maddi ve manevi kanunları ayaklar altına alıp çiğneyenler düşünsün. Bize ne! Evet, bu zamanda yaşamak güçtür. Lâkin zannedildiği gibi “muamelat” yani gündelik işler konusunda değil; imansızlık noktasında dehşetli bir devirde yaşıyoruz. Bir İslam alimi, bu devri anlatırken şöyle demiş: “Herkesin, İmân mukabilinde, bu zemin yüzü kadar bağlar ve kasırlarla müzeyyen ve bâki ve daimî bir tarla ve mülkü kazanmak veya kaybetmek dâvâsı başına açılmış.

Eğer İmân vesikasını sağlam elde etmezse; kaybedecek. Ve bu asırda, maddiyyunluk tâunuyla çoklar o dâvâsını kaybediyor. Hattâ bir ehl-i keşif ve tahkik, bir yerde kırk vefiyattan yalnız birkaç tanesi kazandığını sekeratta müşahede etmiş; ötekiler kaybetmişler. Acaba bu kaybettiği dâvânın yerini, bütün dünya saltanatı o adama verilse doldurabilir mi?” İşte faizle alâkalı olarak yazdığım makaleler aslında “helâl dairede yaşamanın” zor dahi olsa bu devirde de mümkün olduğunu ifade etmek içindir. Bu konuda en önemli husus israf batağına girmemek ve ailemizle birlikte en büyük zenginliğin “kanaat” olduğunu bilmekten geçer. Bu zamanda iktisat etmeyip israf eden kişiler; aşağılanmaya zillete, manen dilenciliğe ve sefalete düşmeye namzettir.

Çünkü israfa neden olan para, çok pahalıdır. Karşılığında bazen haysiyet, namus rüşvet alınır. Bazen “faiz yasağı” gibi dini mukaddesler çiğnenir. Sonra karşılığında menhus bir para veriliyor. Demek, manevî büyük bir zarar fakat çok pis bir mal alınır, vesselam…