HZ. PEYGAMBER’İN MESAJINI DOĞRU ANLAMAK

Hz. Peygamber, nübüvvet görevini derin bir sabır ve tevekkülle gerçekleştirdi. Olumsuz bir durumla karşılaştığında muhatabı İslâm cemaatinin dışına atmak yerine kişiye hatasını göstermek ve bu hatadan dönmesini, bir daha yapmamasını söylemek, onun tatbikatının dikkat çeken yönüydü. Öyle ki Allah Elçisi’nin davasına ihanet etmeye namzet olan, -gerçekte inanmadıkları halde inanıyor görünen- münafıkları dahi cemaatin içinde değerlendirdi. Nifakla mücadelesini onları cemaatin içinde tutarak sürdürdü. Misyonu, ilahî mesajı ulaşabileceği her insana ulaştırmaktı. Muhatabının eksikliklerini ortaya çıkarıp onu rencide etmek yerine eleştirilerini genel, övgülerini ise kişileri zikrederek yapmaya özen gösterirdi. Onun insanlara karşı davranışı, birçok kişiye hidayet yolunu açmıştı. İnsana değer verdiği davranışları sebebiyle İslâm cemaati sürekli büyüyordu. Nazik, değer veren, dinleyen, sorun çözen, mütevazı, cömert bir insandı. Sözünde durur, insanları kandırmaz, yalan söylemezdi. İlahî mesajı, yaşar, anlatır ve -en önemlisi- insanlara davranışlarıyla örnek olmak suretiyle tebliğde bulunurdu. Bunlar, onun sayfalar dolusu anlatılabilecek güzel ahlakî hasletlerinden sadece birkaçıdır. Belki de günümüz Müslümanının en büyük eksiği, Hz. Peygamber’i şeklen izlemeye çalışırken onun ameline ve gündelik hayatına sinmiş olan ahlakını ihmal etmesidir. Günümüz Müslümanları olarak Allah Elçisi’nin,Allah’ın emir ve nehiylerinden taviz vermemekle birlikte kuşatıcı ve hiç kimseyi feda etmeyen sosyal ilişkilerinin yanı sıra bir mümin ve Müslüman olarak yaşantısının çok gerisinde bir hayat yaşadığımızın farkında olduğumuz kuşkuludur. Bugün onun hayatını da tartışma konusu yaparken, hoşumuza giden en ufak bir görüş ya da davranışla muhatabımızı İslâm dışına attığımızda ilahî mesajın da, ilk muhatabının mesajdan anladıklarının da uzağına düştüğümüzün farkında mıyız?
(Vuslat Dergisi, Sayı: 178)