Berfin Bitirim-Muhabir
Yellowstone Milli Parkı'ndaki sıcak sularda yaşayan iki yeni mikrop grubu keşfedildi. Bu mikroorganizmaların varlığı daha önce DNA'ları sayesinde biliniyordu, ancak bu canlılar ilk kez gözlemlenip tanımlandı. Montana Eyalet Üniversitesi'nden Dr. Roland Hatzenpichler, "Bu organizmalar hakkında bildiğimiz tek şey DNA'larıydı. Bu sözde metanojenlerin bir hücresini kimse görmemişti; metanojenesis genlerini gerçekten kullanıp kullanmadıklarını veya başka yollarla mı büyüdüklerini kimse bilmiyordu." dedi.
SORUN MEMELİLER DEĞİL TEK HÜCRELİLER
Ciddi bir çevre sorunu olan metan gazının, ineklerin sindirim sistemlerinden salındığı ve küresel ısınmaya katkıda bulunduğu bilinirken, bu durumun esas sorumluları memeliler değil, onların taşıyıcısı olan tek hücreli Euryachaeota organizmalarıdır. On yıl önce sıcak su kaynaklarında metil-koenzim M redüktaz (MCR) enziminin üretiminden sorumlu genlerin keşfi, bu enzimi kullanan bilinen tüm metan üreticilerinin ötesinde farklı bir canlı grubunun varlığını ortaya koymuştu.
BAŞARIYLA YETİŞTİRDİLER
Dr. Hatzenpichler ve ekibi, patlamalar olmadığı zamanlarda Yellowstone Milli Parkı'ndaki sıcak su kaynaklarından 61-72°C (141-161°F) arasında değişen örnekler topladı. Genellikle laboratuvarda yetiştirilmesi zor olan ekstremofilleri (çok sıcak, asidik veya tuzlu koşullarda yaşayan organizmalar), doktora öğrencisi Anthony Kohtz ve Dr. Viola Krukenberg bu sefer başarıyla yetiştirdi.
Araştırmacılar, Methanomethylicia ve Methanodesulfokora adını verdikleri iki yeni organizma grubunu keşfetti. Bu organizmalar gerçekten metan üretiyorlar. Bu keşif, onları Euryachaeota dışında bilinen ilk metanojenler yapacaktı; ancak Çin-Hollanda ortak ekibi de aynı zamanda farklı bir Methanomethylicia örneğini yetiştiriyordu. İki ekip yarışmak yerine birlikte başvuru yaparak, aynı dergide üç makale yayınladılar.
ORGANİZMALAR SICAĞI SEVİYOR
Methanomethylicia'nın yalnızca volkanik ortamlara özgü olmadığı ortaya çıktı; örneğin atık su arıtma tesislerinde de bulunuyor. Çin'deki Biyogaz Enstitüsü ve Wageningen Üniversitesi ekibi, örneklerini Shengli petrol sahasında buldu, ancak kültürlendiğinde bolluğunun 45-65°C (113-149°F) arasında zirveye ulaştığını gösterdi, bu da bu organizmanın sıcaklığı sevdiğini gösteriyor. Daha da önemlisi, Methanomethylicia'nın ruminantların midelerinde ve sulak alanlarda Euryachaeota ile birlikte var olduğu anlaşıldı.
Bu, Methanomethylicia'nın bu ortamlardan bazı metan gazından sorumlu olduğu anlamına gelmez. Sadece sıcak ortamlarda gaz salınımı yapıyor olabilir ve başka yerlerde farklı yollarla büyüyebilir. Dr. Hatzenpichler, "En iyi tahminim, bazen metan üreterek, bazen tamamen başka bir şekilde büyüdükleri, ancak ne zaman büyüdüklerini, nasıl veya neden büyüdüklerini bilmiyoruz. Şimdi, metan döngüsüne ne zaman katkıda bulunduklarını ve ne zaman katkıda bulunmadıklarını öğrenmemiz gerekiyor." dedi. İdeal olarak, bu, Methanomethylicia'nın modlarını değiştirmesini sağlayarak güçlü sera gazı emisyonlarını azaltmanın yollarına yol açabilir.
KÖKENLERİ BİLİNMİYOR
Methanomethylicia ve Methanodesulfokora'nın metan üretiminde yeni bir yaklaşımı var; metanı, Euryarchaeota gibi CO2 veya asetat yerine metanol ve benzeri moleküllerden üretiyorlar.
Methanomethylicia ve Methanodesulfokora'nın kökenleri bilinmiyor, ancak çok eski oldukları ve Dünya'daki ilk yaşam formlarına dair bilgi sunabilecekleri düşünülüyor. Eğer öyleyse, diğer gezegenlerde yaşam ararken nelere dikkat etmemiz gerektiği konusunda bize daha iyi bir fikir verebilirler.
DNA DEĞİŞTİRİYOR OLABİLİRLER
Methanomethylicia, iki veya üç hücreyi birbirine bağlayan tüplere sahip olması gibi diğer soruları da gündeme getiriyor; bu, çok hücreli yaşamın oluşumuna hazırlık adımı olabilir mi? Dr. Hatzenpichler, "Onları neden oluşturdukları hakkında hiçbir fikrimiz yok. Bu tür yapılar mikroplarda nadiren görülmüştür. Belki DNA değiş tokuş ediyorlar; belki kimyasal değiş tokuş yapıyorlar. Henüz bilmiyoruz." dedi.