Ruslar da Suriye’ye bilgi vermiş “kimyasal silah kullandıkları için cezalandırma” işi böylece tatlıya bağlanmıştı. Birkaç uçak ve baraka yıkılmış “dostlar alışverişte görsün” misali tam bir tiyatro oyunu sahnelenmişti.
Ortadoğu’daki güçler mücadelesini “Sünni-Şii Savaşı” zemininde yürüten İran’ın aklını başına alma zamanı çoktan geçmiştir. Hiç olmaz ise Türkiye’yi örnek alıp Batı’ya karşı tedbirli olma konusunda uyanık olmak zorundadırlar.
İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’in, Şii milislerin ve Hizbullah’ın Irak-Suriye’de Sünni sivillere yaptıklarını görmezlikten gelip saklamaya çalışması ibretle doludur. DAEŞ’in sadece İran’a karşı kullanıldığını savunarak, mezhepçi politikanın savunuculuğu yapmak akıl dışı ve insafsızlıktır. Ne gariptir ki DAEŞ en kanlı eylemlerini Irak,Türkiye ve Suriye’de gerçekleştirirken İran halkını hedef alan hiçbir eylemine şahit olunmamışken bu sözler manidardır.
Bir Batılı yazar; “DAEŞ’in varlığı İran için bir hediyedir. O, bu yolla Türkiye’ye tuzak kurabiliyor, Suudi’leri baskı altında tutabiliyor ve daha da vahimi, İran’ın Irak ve Suriye’deki vekâlet örgütlerinin (Şii milisler) Sünni topluma yaptıklarını meşrulaştırabiliyor” diyerek, İran politikalarını gayet güzel izah etmiştir.
Türkiye’nin Libya ve Suriye’deki operasyonlarını bu açıdan değerlendirmek gerekiyor. Çünkü Müslüman kanı üzerinden büyük bir oyun bozulmaktadır. Libya’daki iç savaşı ve Sünni-Şii çatışmasını da önleyecek olan bu harekâtlar, Batı menfaatlerine aykırıdır. İşte bu yüzden akla gelmeyen kışkırtmaları yapabilmektedirler, vesselam…
İran Yalan Cumhuriyeti! (3)
Vehbi Kara
Yorumlar