İslam’daki İnsan Hakları Çıkara Değil Sevgiye Dayalıdır (2)

Bakın bu kültürden beslenen bir şair ne demiş:

Dil bedest âver ki hacc-ı ekberest
Ez hezârân Kâbe yek dil bihterest
Kâbe bünyâd-ı Halil-i âzerest
Dil nazargâh-ı celil-i ekberest
*****Yani*****
Bir gönül yapmak hacc-ı ekberdir
Binlerce Kâbe yapmaktan bir gönül almak daha iyidir
Kâbe Hz.İbrahim’in binasıdır
Gönül ise yüce Allah’ın nazargâhıdır
Ne demiş Mevlana;
Ez mehebbet xarha gol mî şewed
Wez mehebbet sirkeha mil mî şewed
Ez mehebbet telxha şîrîn şewed
Wez mehebbet mesha zerrîn şewed
*****Yani*****
Dikenler aşk ile gül olur
Sirkeler aşk ile şarap olur
Acılar aşk ile tatlı olur
Demir aşk ile altın olur

Ahmedê Hanî, bireyin ve toplumun huzur, barış ve selametinin Allah’a iman ile Hz. Peygamber (s.a.s) ve sahabelerine muhabbetten geçeceğini vurgulamıştır.
“Sevgi benim dinim ve imanımdır” diyen İbnü’l- Arabî, evrenin var oluş sebebini de sevgi/muhabbet olarak görmüştür… Ne demiş şair; “Muhabbetten Muhammed oldu hâsıl. Muhammed’siz muhabbetten ne hâsıl?”

Sevgi gerçekten önemlidir. 

Peki, bu kadar önemli olan sevgi nedir? Kim tanımlayabilir, cevaplayabilir?

Gazali’nin: Nihai makam ve en yüksek değerdir; şevk, üns ve rıza gibi ahlaki makamlar (Ahlak da onun neticesi ise) onun sonucudur dediği muhabbeti/sevgiyi, bizler nasıl tanıyoruz veya nasıl tanımlaya biliriz? Ayrıca şevk, üns ve rıza makamlarından yoksun olanların sevgi hakkında ahkâm kesmeleri ne kadar doğrudur.
“Ey insanlar, sizi, bir erkekle bir kadından yarattık. Birbirinizle tanışmanız için milletlere ve kabilelere ayırdık. Allah indinde en üstününüz, takvada en ileri olanınızdır. Hucurat/13”