İstanbul’umuza Kanal İstanbul gereklidir (1)

Beyrut Limanında meydana gelen ve yüzlerce insanın öldüğü patlama yürek burkuyor. Bunun Lübnan devletinin bir ihmali olduğu ve “geliyorum” diyen kazaya bilerek göz yumulduğu iddiaları bulunmaktadır. Zaten Lübnan Başbakanı ve bakanlar istifa etmiştir.

Gerçekten’de Gürcistan’dan kalkıp Afrika ülkesine giden fakat nasıl oluyorsa rotasında olmadığı halde Beyrut’a gelip tutuklanan ve yükü tahliye edilen bir gemi var. Geminin yükü uzun süre yapılan onca itiraza rağmen limanda bekletiliyor. Sabotaj olduğunda şüphe olmayan bir yangın sonrasında ülkeye çok büyük bir zarar veriliyor.

Gemilerin sebep olduğu kazalardan ve bunun ne derece tehlikeli olduğundan bahsederek “Kanal İstanbul” projesinin önemli olduğunu yazılarımda dile getirmiştim. Bu olaydan sonra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı başta olmak üzere bazı kişilerin akıllarını başlarına almaları için bazı önemli hususları hatırlatmakta yarar görüyorum.

Öncelikle Kanal İstanbul’un bir güvenlik meselesi olduğunu anlamak gerekiyor. Türkiye’nin Boğazlarından geçen yabancı gemileri durdurabilmesi, denetleyebilmesi çok önemlidir. Milyonlarca dolar gelir getirmesi bir tarafa 20 milyon insanın yaşadığı bu metropolün güvenliği söz konusudur.

Türkiye’nin Boğazlarda yeniden hâkimiyetini ilan etmesi için doğal suyolu olan boğazlara alternatif kanallar açılması gerekiyor. Bu sayede gemilerin İstanbul Boğazı yerine Kanal İstanbul’a yönlendirilmesi mümkün hale gelecektir. Aksi takdirde alternatif bir suyolu olmadan Montrö Anlaşmasına aykırı bir biçimde denetleme ve yönlendirme yapmak mümkün değildir.

Beyrut’ta patlamaya neden olan 2750 ton amonyum nitrat, 6 sene önce İstanbul Boğazı’ndan geçmiş ve buraya gelmişti. Düşünün bakalım aynı sabotajı bir de Boğazda yapmış olsalardı ne denecekti?

Hiç şüphesiz Kanal İstanbul’a karşı çıkanlar “nerede bu devlet?”, “niçin önlem almadınız?” şeklinde sorular soracaklardı. Fakat devlet bundan daha büyük tehlikeleri önlemek adına “Kanal İstanbul” projesi ürettiğinde ilk önce bu istemezükçü gruplar ortaya çıkmaktadır.

Cumhurbaşkanımızın ısrarla üzerinde durduğu Kanal İstanbul basit bir konu değil, Türkiye için stratejik bir güvenlik meselesidir. Bunu itiraz edenlerin o dar beyinlerine sokmamız gerekiyor.

Kanal İstanbul konusu sadece siyasetçilerin değil güvenlik konusunda çalışan herkesi ilgilendirmektedir. Sırf hükümete muhalefet olsun diye insanların canlarını hiçe sayan istemezükçülere bazı olayları tekrar hatırlatmamız gerekiyor. Zira karşımızdaki dehşetin farkında olmayanlar çoktur.

Muhtemel İstanbul depremi için senaryolar yazılıp akla hayale gelmedik teoriler üretilirken her yıl defalarca kaza yaşanmasına rağmen milyonlarca insanın yaşadığı İstanbul Boğazının tehlikeleri hakkında kimse iki kelime söylememektedir. Umarım bu makale iktidara düşmanlık yüzünden gözlerinden başka akıl ve kalpleri körleşmiş insanları uyandırmaya vesile olur.

Askeri gemiler de dâhil olduğunda İstanbul Boğazından yüzden fazla geçiş yapmışımdır. Her geçiş ister kılavuz kaptan olsun ister olmasın daima stresli olur. Zira İstanbul Boğazının ters akıntıları, her zaman için kaptanlara çeşitli sürprizler barındırmaktadır.

İstanbul Boğazında maksimum 80 dereceye varan 12 adet dönüş noktası vardır. Özellikle draftı yüksek gemilerin çok dikkat etmesi gereken bu dönüşler ters akıntılarla birleşince oldukça tehlikeli durumlar meydana getirir.