Yarın Kurban Bayramı. Herkesin bayramını en içten dileklerimle kutluyorum. Ayrıca bayram öncesi evladının, akrabalarının ya da bir tanıdık yolu gözleyenlerin ellerinden öpüyorum…

Medyadan takip ediyoruz; annesini, babasını darbeden evlatları… Basından takip ediyoruz; dedesinin, ninesinin canına kıyan torunları…

Uyuşturucu batağına düşen gençlerimiz kendisini yetiştiren ebeveynlerine acımasızca kıymaya devam ediyor. Küçücük bir yavruyken büyüdüğünde bile ‘evladım’ diye haykıran anne ve babalar öyle acılar yaşıyor ki!.. Onlar için bayram da ne ki?.. Bayramlar çile çeken büyüklerimiz için sadece bir ‘gün’...

Evlatlarının yolunu gözleyen anne ve babalarımız gözü yaşlı bir şekilde hiç usanmadan bir sonraki bayramı bekliyor, ömürlerinin son gününe kadar.

Günümüzde kardeş kardeşin bayramını kutlamıyor. Anne ve babalar unutulmuş, bir kenara itilmiş. Aile değerleri hiçe sayılmış, yakın akrabalar zaten düşünülmüyor.

Cep telefonları icat edileli bir de mesajla bayramlaşma çıktı. Hiç mesajla bayramlaşma olur mu. Hiç WhatsApp’tan fotoğrafla bayramlaşma olur mu? ‘Ben ona mesaj attım.’ deyip geçip gidiyor.

Bir de farklı farklı mesajlar atmaktan ziyade aynı mesajı bir gruba veya farklı akrabalara gönderiyor. Yani tek seferde bir çok kişinin bayramını kutluyor güya. Arkadaş, hiç olur mu böyle bir bayramlaşma. Bayramlaşma dediğin küçüklerin gözlerinden, büyüklerinden ellerinden öpülür, hâl hatır sorulur, muhabbet edilir, ziyaret edilir, eksikleri giderilir, küçüklere harçlık verilir sevindirilir.

Kendi küçüklüğüme gittim. Kırgınlıklar, küskünlükler normal günlerde olsa da bayramlar, barışma vesilesiydi. Bayramda bir araya gelinir, yapılan hatalar için özür dilenilirdi. Sofra kurulur, bir hayli de kalabalık bir şekilde sofraya oturulur, herkes birbirini sorar ve bayram sofrasının hazzı alınırdı.

Şimdi nerede? Vay efendim o bayramın birinci günü gelmeyecek, ikinci gün tatile gidecekmiş, rezervasyonu varmış, tatil dokuz gün olmuş, onu da burada mı geçirecekmiş... Nasıl olsa yolda giderken bayram mesajımı atarım.

Olmaz. Bayram böyle olmaz. Bayramlaşma böyle olmaz…

Bayramları, sıcak bölgelere gitmek, denize girmek, havuza girmek için tatil görenler var. Ve bugünlerin hazırlığını aylar öncesinde yapıyorlar. Ödemelerine erken başlıyorlar. Kurban Bayramı’nın dinî vecibe olduğunu, tatil hayali kuranlar hatırlamıyor.

Neden böyle olduk? Neden çocuklarımızı kendi çocukluklarımız gibi yetiştiremedik?

Hep söylüyorum… Çocuklarımız bizim aynamızdır, geleceğimizdir. Geleceğimizi zamanında kontrol etmezsek gelecekte sıkıntı çekeceğimiz kaçınılmazdır. Suç, dönüp dolaşıp yine anne ve babalara çıkıyor. Anne ve babalar geleceklerine yatırım yapmazsa çocuklarımız bizi hayal kırıklığına uğratabilir.

80’lerin, 90’ların özlemini kurmayan 40 yaş üstü insanlar duyamazsınız.

Bir dokunsanız, bırakın konuşmayı gözlerinden 20 yıl, 30 yıl öncesinin özlemi içinde olduklarını anlamak mümkün. Belki o günlerde yokluk daha çoktu ama o yokluk içinde insanların birbirlerine olan bağlılığı, aile fertlerinin birbirlerine olan düşkünlüğü o kadar samimi, o kadar sıcaktı ki…

Neyse. O günleri geri getiremeyeceğimize göre…

Bayramlarda çocukları sevindirelim…

Bayramlarda yetimleri sevindirelim…

Bayramlarda büyüklerimizi hatırlayalım ve gitme imkânımız varsa mutlaka ziyaret edip ellerini öpelim.

Yapacağımız kurban ibadetinde mutlaka ihtiyaç sahiplerini görelim…

Allah kurbanınızı kabul etsin.

Herkese hayırlı bayramlar…