Dünya çapında büyük bir ekonomik kriz var. Belki son iki yüzyıldan beri Siyonist banker ve kuruluşlar, finans piyasalarını kontrol ederek dünyaya hükmetmek istiyorlar. Birinci ve İkinci Dünya Savaşının kökeninde bu para babalarının çok büyük rolü olmuştur. 20. Yüzyılda yaşanan dünya savaşlarının yol açtığı kan ve göz yaşı her yerde öylesine etkili olmuştur ki; böylesine acımasız ve gözü dönmüş toplumların toplu savaşlara yol açmaması için dünya ölçüsünde bir konsensüs meydana gelmiştir. Bu nedenle günümüzdeki savaşlar; genellikle iki ülke arasında veya “vekalet savaşı” adını verdiğimiz bir yöntemle dar kapsamlı olarak gerçekleşmektedir. Elbette bu süreçte nükleer silahların ortaya çıkardığı ve bütün dünyanın yok edileceği “şiddet dengesinin” de rolü büyüktür. Para baronlarının ve dünyaya hükmetmek isteyen Siyonist güçlerinin elde ettiği gücün temelinde “faiz” veya “riba” adını verdiğimiz İslam’ın ve semavi dinlerin yasakladığı ahlaksız sistem bulunmaktadır. Dine inanmayan daha nice düşünce akımı dahi “faizciliğin” insanlık dışı bir sömürü sistemi olduğunu ileri sürmektedir. Öyle ki; komünizm adı verilen diyalektik materyalizm dahi bu sistemin insanlık adına ne derece tehlikeli bir hastalık olduğunu ispatlamış ve insanlığı uyarmaya çalışmıştır. 1664 yıldan beri İslamiyet bu paradan para kazanan ahlaksız sömürü sistemini yasaklamıştır. Bu faiz sistemi yerine “karzı hasen” adını verdiğimiz borçlanma sistemini getirerek para baronları ve tefecilerin önünü kesmiştir. Ne yazıktır ki; Müslümanların içine sızan Siyonistler başta olmak üzere çeşitli para baronları türlü türlü desise ve fitne ile çalışarak faizi meşru hale getirmeye çalışmışlardır. Öyle ki; kanunen suç olan katılım bankalarının faizle işlem yapmalarını dillerine dolamış ve helal kazançla yaşamaya çalışan Müslümanlara ve kurumlarına çamur atmaya çalışmışlardır. Bu çirkin fiillerine hala devam etmektedirler. İşte bu aldatıcı insanların bir kısmı siyasi parti şeklinde ortaya çıkarak güya faiz karşısında görünerek katılım bankalarına saldırmayı kendilerine bir yol olarak seçmişlerdir. Reklamlarını yapmamak için isimlerini belirtmiyorum. Lakin kullandıkları söylem ve fitne şudur: Katılım bankalarının düşmanı olan bu kişiler paranın faiz sisteminin bir parçası olarak üretildiğini iddia etmektedirler. Halkımızı kandırmak için söyledikleri en önemli argüman ise şudur: “Merkez Bankası bir anonim şirkettir ve bu bankanın sahipleri faiz baronlarıdır”. Demek ki neymiş “Merkez Bankasının bastığı paralar faiz işlemidir ve bunların kullanılması haramdır”. Elbette bu kişilerin uyandırmaya çalıştığı fitneye cevap vermek kolaydır. Zira Türkiye de dâhil olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde para basma yetkisine sahip Merkez Bankaları, anonim şirket olsa da çoğunluk hisseleri devlete aittir. Merkez Bankasının kontrolü ise dünyanın neredeyse bütün ülkelerinde devletin elindedir. Devletler ise karşılıksız olarak para basmakta bunun için kimseden izin istememektedirler. Zaten enflasyon dediğimiz meselenin altında yatan en önemli husus da budur. Rezerv paraya sahip ABD, karşılıksız dolar basarak dünyayı sömüren en önemli ülke olmuştur. Avrupa Birliğinin Merkez Bankası da ABD’den geri kalmayarak karşılıksız para üretmeye devam etmektedir.