Darbelerin mağduru tüm halktır. Fakat halkın içindeki bir kısım askerler daha fazla mağdur olmuşlardır. Eğer bu mağduriyet giderilmez ise hem dünyada hem ruz-i mahşerde dehşetli bir ceza ile karşılık bulacaktır. Zira âlemlerin yaratıcısı olan Allah; “huzuruma kul hakkı ile gelmeyin” diye buyurmaktadır.
28 Şubat Davası neticelendi ve darbeci generaller müebbet hapse mahkûm oldular. Her ne kadar elleri kolları serbest geziyor ve devlet korumaları ile lojmanlarda hala keyif sürüyor olsalar da; mahkeme darbecileri suçlu görerek yapılan fiilin büyük bir suç teşkil ettiğini tescil etmiştir.
Bu paradoksal durum nedense hükümeti harekete geçirmeye yetmemektedir. Tam 21 yıl önce gerçekleştirilen ve dindar askerleri ordumuzdan tasfiye ederek sonraki darbelere hazırlık amacı taşıyan bu darbeyi iyi anlamak zorundayız.
Darbeler ABD planlanırken şu husus elbette gündeme gelmiştir. “Darbe esnasında halka ateş açılması gerektiğinde buna karşı çıkacak ordu mensuplarına karşı nasıl bir tedbir alınmalıdır”. İşte ancak ABD gibi emperyalist devletlere köpeklik eden darbeciler; böyle bir durumda yani halka ateş açmayacak askerleri derhal ordudan tasfiye etmeyi akıllarına koymuşlardır.
Her 8-10 senede bir gerçekleştirilen askeri darbelerde sayıları binlerle ifade edilen subay, astsubay ve uzman erbaş ordudan resen emekli edilmiştir. Resen emeklilik ya da başka bir ifadesi ile zorunlu emeklilik sözün kibarcasıdır. İşin aslı resmen ordudan tasfiye etmektir. İşte ordudan tasfiye edilen binlerce asker hala mağdur durumda olup bu fenalığa istemeyerek de olsa imza atan Cumhurbaşkanı Erdoğan da dahil olmak üzere hükümet yetkilileri, kılını dahi kıpırdatmamaktadır. 
Kaderin cilvesine bakın ki ordudan atılan bu askerler, 15 Temmuz 2016 da ABD tarafından FETÖ’ye yaptırılan darbe esnasında halkı örgütleyerek darbecilerin çözülmesinde önemli roller üstlenmiştir. Ezanlarla beraber manevi bir güçle tanklara karşı gerçekleştirilen darbe kırıcılığında askeri bilgileri olan bu insanlar, darbecileri güç duruma sokmuştur.
Askerlere verilen talimatlarda, darbeci komutanların emirlerini dinlememeleri gerektiği, bunun büyük bir suç olduğu; askerlikteki tecrübeleri sayesinde ordudan atılan subayların katkısı ile kolayca aşılmıştır. Böylesine büyük 15 Temmuz darbesinin 250 şehitle bertaraf edilmesi, hiç de kolay bir iş değildir. Hiç telaffuz edilmeyen bu hususun halkımız tarafından bilinmesi gereklidir.
Ben de 28 Şubat 1997 sürecinde ordudan tasfiye edilen subaylar içinde yer almaktayım. Darbenin önlenmesi için kendi adıma konuşmam gerekirse önemli işler yaptığımı söyleyebilirim. Bunların başında; Silahlı Kuvvetlerdeki Fetullahçı yapılanmayı defalarca makaleler yazmak sureti ile deşifre etmek olmuştur. Hatta darbeden 5 buçuk ay önce o tarihte Başbakan olan Davudoğlu’nu “Kamikaze Fetullahçı Darbe” ve “Feto İhaneti” makaleleri ile ikaz ederek çok önemli bir vazifeyi gerçekleştirmek nasip oldu. Hükümet ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), bu makalelerden elbette istifade ederek darbecilerin başarısız olmasında bazı tedbirleri almışlardır. Yoksa ülkemizi kan gölüne çevirmek isteyen ABD ve FETÖ örgütü çok daha dehşetli katliamlara imza atacaklardı.
Devamı nasipse yarın...