Tüm katiller gibi, tüm günahkârlar gibi, iktidarlarının devamı için herkesi suçlarına, günahlarına ortak ettiler.

Herkesin eline kına misali masum kanı bulaştırdılar, aynı kanı alınlara sürerek işledikleri katliamları kutsadılar.

**

36 bin 200; Gazze’de sayılabilen ölü…

En az 16 bini çocuk.

İsimlerini bilmiyoruz.

Annelerinin babalarına verdikleri muştulardı her biri.

Cana düşen canlardı.

Çoğu yaşını bile görmedi.

Çoğu dünya kelamı söyleyemeden cennet lisanı öğrendi.

Çoğu, savaş olmadığında cenneti andıran dünya bahçelerinde koşamadan, cennette oynamaya başladı.

Bunu yazmak çok acı ama ölen kurtuldu.

Geride kalanların, -kalmak denirse- vücutları yaralı, yanık, elleri kolları belki bacakları ampute edildi.

Derileri gibi yürekleri de yanık, acı ile dolu.

Aç… Bir deri bir kemik…

Ruhları ise isyan hâlinde.

**

Belki ervah âleminde yan yanaydık onlarla…

Dünyaya gelmek için sıramızı beklerken zamansız bir sohbetin içinde kaybolmuştuk ve birbirimize sözler vermiştik, “Dünya sürgününde el ele olacağız ve birbirimize destek olacağız!” diye.

Yapamadık...

Onlara şerefli bir ölüm düştü, dünyanın geri kalanına ise şerefsiz bir katliama şahitlik etmek...

Şahitlik edip, hiçbir şey yapamamakla suça ortak olmak…

Evet, kalben razı değiliz ama ümit etmenin, mazluma dua, zalime beddua etmenin, razı olmamanın bir faydası var mı, emin değilim. Ya da böyle düşünmek mi bizi rahatlatıyor?

Yoksa bu bizim gibi insaf ehlinin kendini rahatlatmak için sıklıkla başvurduğu bir vicdan mastürbasyonu mu?

**

Gazze'de dünyayı artık hiçbir şekilde sarsmayan bu soykırımın tek faili Netanyahu değil.

1948'den bugüne seleflerinden aldığı "emaneti" haleflerine bırakacak katillerden biri.

Öldürmeye devam edecekler ve kutsaliyet atfettikleri bu katliam çukuru büyüdükçe büyüyecek.

Çünkü günaha veya suça herkes ortaksa ortada ayıplanacak bir günah yoktur.

**

Zannetmeyin ki eline silah alıp bebek öldürmek günah!

Hayır değil!

Ki Netanyahu da eline silah almış değil!

Ama emir veren, silahı veren, silahı tutan askeri motive eden o!

Peki, Netanyahu'yu kim motive ediyor?

Katillerin motive olması için ekstra bir mentöre ihtiyacı olduğunu düşünmüyorum.

Fakat eylemsizlik, eylemsizliğimiz, sadece seyredişimiz, elimiz kolumuz bağlı bekleyişimiz, bir boykotu bile beceremeyişimiz, birlik olamayışımız, bu cesareti veriyor onlara.

**

Vicdan sahibi insanlar birlik olamasın diye de ellerinden geleni yapıyorlar.

İnsanın zaafları var.

Kimi para kimi kadın kimi şan kimi makam peşinde…

Herkesi meşrebince ensesinden yakalamış bir sistemin içinde kim, nasıl isyan edecek?

Eller kirli, öyle veya böyle dökülen kana ortak oldu insanlık.

**

Tarihten aşina değil miyiz buna?

Hitler, koca bir ulusu nefret ve öfkeyle zehirledi.

Yahudi soykırımında, milyonlarca insanı katletti.

Onun emriyle hareket eden generaller, askerler ve sıradan vatandaşlar, hepsi bu korkunç suçun parçası oldular.

"Biz sadece emirleri uyguluyorduk." dediler. Ama o emirleri veren kimdi? Onlara bu emirleri veren, onları bu korkunç eylemler için motive eden kimdi?

Ve şimdi dünün "mazlumlarının" torunlarının başka mazlumları katletmesindeki motivasyon neydi?

**

Stalin, aynı şekilde milyonlarca insanı Gulag kamplarına ve sürgünlere gönderip açlığa, ölüme terk etti.

Onun paranoyası, iktidar hırsı, milyonlarca masumun hayatına mal oldu. O da çevresindekileri suça ortak etti.

Suçlarına sessiz kalanlar, suça ortak olanlar, bu dehşetin parçası oldular.

**

Bugün Netanyahu ve onun gibiler, aynı yöntemleri kullanıyor.

Masum çocukların kanı, onların iktidarının devamı için dökülüyor.

Suça sessiz kalanlar, suça ortak olanlar, bu dehşetin parçası oluyor.

**

Bu kanlı döngü durdurulmalı!

Bu katliamın sorumluları hesap vermeli; ama nasıl?..