Madun Konuşabilir mi?

Bu makalemizde üzerinde duracağımız eser, “Dipnot Yayınlarından” çıkan “Madun Konuşabilir mi?” isimli kitap. Müellifi, Hintli yazar Gayatri Chakravorty Spivak. İngilizceden çeviren ise Emre Koyuncu. Kitap 132 sayfadan oluşmaktadır.

Öncelikle “Madun” kavramının ne anlama geldiğini izah etmek gerekiyor. Çünkü kavramlar anlaşılmadan bir konunun anlaşılması mümkün değildir.

“Madun terimi ilk defa 1920’lerde İtalyan Marksist Antonio Gramsci tarafından kavramsallaştırılmıştır. Gramsci hapishane yıllarında eserlerine sansür uygulanması nedeniyle sınıf kavramı yerine madun kelimesini kullanmıştır.” (Nurullah Gözcü, iramcenter.org)

Ayrıca madun şu şekilde tanımlanmaktadır:

Alt taraf.  Yani mevki, rütbe, seviye, servet bakımından aşağı durumda olan kimse demektir.

Alt kesim konuşabilir mi? İkinci sınıf konuşabilir mi? Sömürgeleştirilmiş toplum, bir direniş gösterebilir mi? İşte madunlaşmak demek; konuşamamak / hakkını aramamak / öldürülmüş duygular gibi anlamlara da gelmektedir. Güçlüye karşı sessiz kalmak, sessizliğe bürünmek. Haksızlığı, ezilmişliği,  kabul etmek demektir, madun olmak. 

Sömürgeleştirilmiş her birey, her toplum madunlaşmış toplumdur.

Bu kitabı okuduğumuzda şu soruları sormak icap ediyor. 

Acaba İslam toplumları madunlaştırılmış mıdır?

Türk toplumunda bir madunluk var mı yok mu?

Birey olarak acaba madunlar topluluğunun bir ferdi miyiz?

Buna benzer soruları çoğaltmak mümkündür.

Yirmi birinci yüzyılda gelişen olayları eleştirel bir dikkatle takip etmiyorsak. İslam toplumları olarak, yirmi birinci yüzyıla söyleyecek bir sözümüz yoksa ve sadece taklit ederek var olmaya çalışıyorsak, bu madunlaşmayla karşı karşıya olduğumuzun bir göstergesidir.

Kitap, madunlaşmanın korkunç bir şey olduğunu dile getirmeye çalışıyor.

Nasıl korkunç olmasın ki, sizin yerinize başkaları düşünüyor ve sizin yerinize başkaları karar veriyorsa, siz zaten yaşamıyorsunuz demektir. 

Madun demek düşüncesizleştirilmiş kişi demektir. Madunlaşmak sessizliğe bürünmektir. Bir insan, bir toplum düşünmeyi ihmal ederse sömürgecilikten ve alt sınıf olmaktan başını kaldıramaz.

Madun olmamanın ilk şartı itiraz etmektir. Yanlışa dur demektir. Sömürgeciliğe karşı aklını devreye sokmaktır. Hakkını her yerde doğru bir şekilde aramaktır. Madun bir birey, bir toplum olmamak için bilgiyi elde etmek şart. 

Gayatri Chakravorty Spivak göre sömürgeleşmekten daha tehlikeli olan madun sınıfının hiç konuşmamasıdır. Hayattayken ölüme razı olmaktır. 

Gayatri Chakravorty Spivak hanımefendi, “Madun Konuşabilir mi”nin kendisi için bitmiş olmadığını dile getirir ve şunları söyler:

“Bir yanda okullar. Öbür yanda, beni kuşatan bir uğraş olan fakat burada yalnızca anmakla yetineceğim, madunu barındıra bilen bir toplumsal adaletin hukuk arayışıdır.”

Gayatri Chakravorty Spivak hanımefendi, kitabın sonunda “Madun Konuşabilir mi” soruna “Madun konuşamaz” diye bitiriyor.

Ve son olarak kitabın daha iyi anlaşılmasına katkı sağlamak adına, düşünür Mâlik Bin Nebi’nin şu sözü önemli bir inceliğe işaret eder:

“Evet, sömürgecilik korkunç bir şey. Gayri insanî, gayri aklî bir şey. İnsanlık dışı bir şey. Fakat ben size daha korkunç olanını söyleyeyim: Sömürülmeye elverişli olmak.”

Kitabın hacmi küçük olsa da verdiği mesajın önemli olduğunu vurgulamak istiyorum.

Kitapseverler, mutlaka bu kitabı okumalıdır.

Vesselam.