Ne çabuk geçti şu on bir ay


Yaş yaşamış, güngörmüşler iyi bilirler “vakit vakte uymazmış”Mantığımıza hoş gelse de söyleyiş, ruhumuza ters. Cehennemin yolları iyi niyet taşlarıyla döşeliymiş, taşlaratakılmadan, biz çıktık cennetin “reyyan” kapısına giden yollarının seyyahlığına.
Eskidikçe zaman, kırmızı mum ışığının yalancı ışığına kandık,koca göbeğini titrete titrede arkamızdan öksürttük noelbabaları!Ağzımıza çalınan bir parmak medeniyet balını yalaya yalaya bitiremedik.
Dünü geçtik bir fasıl arası.Eski kütükler, Noel ağacına,bahçemizdeki yediveren gülleri plastik manolyalara dönüştü.Bir dikiş kaldı fikrim onu söyler,kendi ayağımızla yakalandık domuz tuzaklarına.Biz ne ettiysek kendimiz bile bile,sindire sindire ettik. “Ulu Çınar Ağaçımızı” kendi ellerimizle budadık. Taze filizlenen dallarını gövdesinden ayırdık.Ne zaman ki camiilerde arka saflarda çocuk sesleri,gülüşmeleri kesildi o anda “sokak toplumu” olmaya koyulduk.Miskinleştik,sığ sığ sığlaştık kaldırım kenarlarında.
Oysa Elhamdülillah hepimiz Müslüman hepimiz inançlıydık.İnançlıydık inançlı olmasına da inandığımız gibi yaşayamadık!
Müslüman olmak sert çilekeşliktir der İbn_iSina.O çilekeşlik bizim anladığımız anlamda bir çilekeşlik değildir.İnsan_ı kamil olma yolunda İslamı tam anlamıyla yaşama çabasıdır.Yaşamı güzelleştiren iyiliğe,güzele,doğruya yönelme halidir.
Modernizmin hümanist anlayışından çok uzak bir yaşam felsefesi.Gönül diliyle konuşmak,hal dilini bilmek,edep çizgisinden çıkmamak!
Gönül,hakbinasıdır.KabeyiH.zİbrahim,gönlü Allah inşa etmiştir.Ondandır gönül diliyle konuşmayı bilenin gönlüde sevgi ve merhametle dolu olduğundan orada kötülük bulunmaz.Tasavvuftagönül,Allah’a açılan kapıdır.NitekimH.z Peygamberimiz(s.a.v); “Müftüler her ne fetva verselerde sen gönlüne danış.”buyurmuştur.
Hal dilini bilmek! İşte bu tamda bu mübarek ayın amaçını gösterir bize.Gören gözün hakkı vardır bizim dinimizde!Bakıyoruz etrafımıza şimdilerde, sofralar kurulmuş üzerinde envai çeşit yiyecek,özçekimle sosyal paylaşım ağlarında.Nereden nereye demeden duramıyor insan.Eskiden kimse yediğinin içtiğinin görünmesini istemezdi.Alan vardı alamayan vardı.Ne ara merhamet duygularımızın perdeleri yırtıldı!
“Gafile kelamın nafile kelam” olduğunu bilsek de yazalım istedik. Çağımızın hasta gönülleri etrafındakileride ziyan ediyor zira.
- Nerede o eski ramazanlar?
- Sahi nerede ? Duyduklarımız gördüklerimize karıştı. Ramazanın o uhrevi havası içimizde. Bu ayın Yaradan ile gönül bağımızın güçlendiği, oruçun sadece aç kalmak, nefsi kontrol altına almak olmadığını biliyoruz.Ağzı ve dili de kötü söz söylemekten alıkoymak gerek.Peygamber efendimiz(s.a.v); “Oruç bir kalkandır;sakın oruçluyken cahillik edipde kem söz söylemeyin.Birisi size sataşacak olursa, “ben oruçluyum,ben oruçluyum” deyin sözü insanların birbirleriyle iyi geçinmelerine çağrıdır.
“Allah oruç benim içindir, onun karşılığını ben vereceğim buyurmuştur.” Bu anlamıyla düşündüğümüzde özel bir ibadettir. Oruç sabrın yarısıymış.(Sabredenlere ecirleri hesapsız olarak tastamam verilir.)(ez_zümer 39/10)Sanırım dünya telaşına çokça kaptırdık kendimizi sabırsızca yaşıyoruz hayatlarımızı koşar adım. Oysaki Ramazan fani olduğumuzu en anlamlı hatırlama vakti. “Goygoygoy canım goygoycular” varmış geçmiş zaman ramazanlarında şimdi “geç geç geç canım tez geçciler” var. Ne çabuk geçti şu mübarek on bir aycılar! “Dinimizde zorlama yoktur!”(Bakara suresi 256.ayet) Bizimkisi zaten Müslüman olduğunu söyleyen birini teşvik etmek, dinimizin şartlarını hatırlatmak, inanıldığı gibi yaşamanın gerekliliğini, güzelliklerini vurgulamak! Bundan ötesi zorlamaya girer ki amacımızı aşar. Herkes kendi fıtratı içinde yaşayacak ve yaşadıklarının sonucuna da ulaşılacaktır
ALLAH’ın rahmeti ve mağfireti tüm İslam Çoğrafyasının üzerine olsun…