PKK’nın seçim tiyatrosunun arkasındaki gerçekler

PKK’nın Suriye’deki kolu olan PYD/YPG, son aylarda yoğun bir çaba içerisine girerek tahakkümü altına aldığı bölgelerde sözde yerel seçim yapmaya çalışıyor. Terör örgütünün, sözde yasama organı olan Suriye Demokratik Konseyi, nisan ayında yeni bir seçim yasasını onaylayarak Yüksek Seçim Komiserliği oluşturdu. Bunun ardından yerel seçimler için önce 30 Mayıs tarihi öngörüldü, ardından bir ertelemeyle bu tarih 11 Haziran olarak güncellendi. Örgütün planlamasına göre altı büyükşehir, 40 şehir ve 105 beldede sandıklar kurulacak. Seçime, bazıları aralarında ittifak kuran 30 siyasi parti katılacak. Örgüt; Rakka, Deyrizor, Halep ve Haseke, Kamışlı, Ayn el-Arab, Münbiç ve Afrin-El-Şehba ile Tabka bölgelerini kapsayacak seçimlerle iki şeyi başarmaya çalışıyor: Birincisi yerel meşruiyet zemini oluşturabilmek, ikincisi ise başta ABD nezdinde olmak üzere uluslararası siyasal tanınmayı başarabilmek.

Ancak Türkiye'nin sert karşı koyuşu sonrasında seçimler bir kez daha ertelenmek durumunda kaldı. Daha önce 11 Haziran'da yapılacağı ilan edilen yerel seçimin, 18 Ağustos'a ertelendiği duyuruldu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 30 Mayıs’ta EFES-2024 tatbikatında yaptığı açıklamada, “Terör örgütünün halk oylaması bahanesiyle ülkemizin ve Suriye'nin toprak bütünlüğüne yönelik mütecaviz eylemlerini yakından takip ediyoruz.” demişti. Yine Erdoğan, “Türkiye, güney sınırlarının hemen ötesinde Suriye'nin ve Irak'ın kuzeyinde bölücü örgütün bir teröristan kurmasına asla izin vermeyecektir. Oldubittiler karşısında daha evvel ne yapılması gerekiyorsa onu yaptık, aynı durumla karşılaşmamız hâlinde harekete geçmekten yine çekinmeyiz.” diye konuşarak taraflara net mesajlar vermişti.

Burada özellikle Türkiye’nin olası askerî hamlelerini de göz önünde bulunduran ABD yönetiminin PYD/YPG’yi durdurduğu ve seçimlerin ertelenmesini sağladığı anlaşılıyor.

Saha gerçekleri de PKK’ya geri adım attırıyor. Hiçbir demokratik meşruiyeti olmayan ve PKK’nın silah zorluyla düzenlemek istediği seçimlerde SMDK gibi muhalif Kürt gruplar boykot kararı alırlarken, Arap aşiretleri de açıklamalar yaparak bu sözde seçimleri tanımayacaklarını duyurdular. Demografik açından PKK’nın kontrolünde olan bölgelerin yüzde 80’i Araplardan oluşurken bir kısmında da Türkmenler yaşıyor. Kürtler ancak küçük bir kısmını oluştururken onların önemli bir kısmı da PKK’ya ciddi anlamda muhalif.

Terör örgütünün devletleşme hayali

PKK’nın Suriye’deki yapılanması olan PYD/YPG hâlihazırda ülkenin kuzey ve doğu bölgelerinde yaklaşık 50 bin kilometrekarelik bir alanı kontrolünde tutuyor. Örgüt buralarda verimli tarım arazileri ve su yollarıyla birlikte özellikle enerji kaynaklarını tahakküm altına almış durumda. Terör örgütü 2014 yılından itibaren DEAŞ’a karşı kullanılmak üzere ABD tarafından desteklenip himaye ediliyor. Hâlihazırda bin civarı ABD askeri ile çok sayıda özel paralı asker PKK’yı sahada koruyup kolluyor.

Bir süre önce terör örgütü PKK/YPG tarafından ilan edilen yeni toplumsal sözleşme (anayasa) ile sözde Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin ismi ‘Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi’ olarak değiştirilmişti. Yeni toplumsal sözleşmenin ilanıyla beraber, Suriye Demokratik Konseyi (SDK) ABD Temsilciliği, ABD’deki meşhur ve etkin ‘Brownstein Hyatt Farber Schreck’ isimli lobi şirketiyle anlaşma sağladı. Anlaşmanın ilk maddesi ‘Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi’nin ABD tarafından resmen tanınmasıdır. Örgüt bir yandan anayasa ilanıyla bilfiil Suriye’de kurduğu devlete anayasal zemin sağlarken, diğer yandan da uluslararası alanda ABD üzerinden tanınırlık elde etmenin peşindedir. Ayrıca örgüt bu iki ayaklı yapıyla yetinmeyip, tanınmak ve meşruiyetini sağlamak için seçimler yoluna gitmektedir. Ancak Türkiye bu çabaların farkındalığı ile Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması ve kendi ulusal güvenliğini sağlama konusunda kararlı tutumuna devam etmektedir. Siyasi ve askerî her türlü araçla müdahale konusunda güçlü bir irade ortaya koymaktadır.