Sabiha Gökçen’de Aynısını Yapmıştı -2

Kamal Atatürk Şapka Kanunu’nu çıkarıyor. Ancak büyük tepki verilen bölgelerden biri de Karadeniz oluyor.
15 Aralık 1925 günü halk, “Biz zorla şapka giymek istemiyoruz, sarığımız bize yeter!” diyerek Ulu Cami önünde toplanıyor; uyarının dinlenmemesi üzerine jandarma bunlara ateş açıyor; 17 kişi ölüyor.
Rizelilerin isyanı karşısında yeni Cumhuriyet hükümeti, donanmanın en büyük harp gemisi olan Hamidiye kruvazörünü Rize sahillerine gönderiyor. Ulu Caminin bulunduğu Bataniye yamaçlarını dövüyor.
Sadece bir gün içinde 143 kişinin yargılama işlemi bitiriliyor; 14 kişi 15’er yıl, 22 kişi 10’ar yıl, 19 kişi de 5’er yıl kalebend denilen ağır hapis cezalarına çarptırılıyor.
Geriye kalanlar ise dayak ve para ödeme gibi hafif ceza alıyorlar. İstiklal Mahkemesi’nin hızla verdiği kararla 8 kişi hemen Ulu Cami önünde kurulan darağacında idam ediliyor.
Yıllar sonra bu bombardıman hadisesi türkülere konu oluyor:
“Atma Hamidiye atma din kardeşiyiz.Ula şapka da giyeceğiz, vergi de vereceğiz!”
(Bazı metinlerde askere de gideceğiz ifadesi yer alıyor.)Eski CHP milletvekili ve bakan Ali Topuz, ‘Ali Topuz Anlatıyor-Düzeni Değiştirmek’ adlı iki ciltlik anılarında bu konuya da yer veriyor. Dedesinin de şapka devrimi karşısında yer aldığını söyleyen Topuz röportajlarıyla ilgili söyleşide bu acı günleri anlatmış.
Şapka Kanunu’na karşı çıkanlara orantısız ceza uygulandığını söyleyen Topuz, şöyle devam ediyor: “Kamal Atatürk şapka isyanından bir yıl önce Rize’ye geliyor. O sırada müftülerden bir kısmı birleşerek Atatürk’e dilekçe vermişler, ‘Medreseleri tekrar aç’ diye. Atatürk de ‘Biz medreseler yerine okullar açacağız’ demiş… 
Yaptığım incelemelerde gördüğüm kadarıyla orantısız ceza uygulamışlar. İdam cezalarının olmaması gerektiğini düşünüyorum. Şapka isyanında Rize’de 18 kişi asıldı. Evet bir inkılap yapılmış, otorite sağlanması lazım, ama bunun için idam cezasını kullanmak fevkalade yanlış olmuştur. Suç işlemişse ceza vermenin çeşitli yolları vardır, hürriyetleri tahdit edersin, ama canını almak olur mu? Hangi hakla alıyorsun canını? İstiklal mahkemelerindeki idam cezaları, Yassıada’daki idam cezaları, insanlık adına savunulacak şeyler değildi. Keşke bunlar olmasaydı”. 
Evet bu yazılar tarihten ibret almak ve aynı hataları tekrarlamamak için yazılmıştır. Eğer darbeye karşı geliyor isek takıyye yapmamalı bütün darbelere karşı çıkmalıyız. Bu arada kutsallaştırdığımız hatta put haline getirdiğimiz kişilerin yaptığı zulümleri de unutmamalıyız. Çünkü Fetullahçılar 15 Temmuz 2016 tarihinde acımasızca kan dökmüş iseler bunun en önemli nedeni yakın tarihimizde acımasızca işlenen cinayetlerdir. Fetullahçılarr aynı Kamalistler gibi “yurtta sulh komitesi” referanslarını kimden alıyorlardı? Haksız mıyım?