Herhangi bir şahıs için değerlendirme ölçüsü şöyle olmalıdır:
Tüzel kişilikler, şahs-ı mânevîler, mesela siyasi partiler de benzer şekilde değerlendirilmelidir , çünkü “ Zerratı günahkârlardan mürekkeb bir hükûmet, tamamıyla masum olamaz. Demek nokta-i nazar, hükûmetin hasenatı seyyiatına tereccuhudur. Yoksa seyyiesiz hükûmet muhal-i âdidir. Ben öyle adamlara, anarşist nazarıyla bakıyorum. Zira onlardan birisi -Allah etmesin- bin sene yaşayacak olsa, âdeta mümkün hükûmetin hangi suretini görse, hülya ile yine razı olmayacak. Şu hülyanın neticesi olan meylü’t-tahrib ile o sureti bozmağa çalışacak.”
CHP kat’iyyen iktidara gelmemelidir. Çünkü
Dikkat edilirse burada , bu parti teşkilatı veya bu partiye oy verenler komünisttir , dinsiz imansızdır denilmiyor ; zındıkların , altında palazlanacakları büyük parti olarak CHP yi uygun görecekleri nazara veriliyor. Yoksa geçmişteki çok büyük tahribatlarından bile bu partinin % 5 lik kısmı mes’ul tutulmuştur.
CHP nin iktidara gelmemesi için ise ; onun dışında iktidara gelmesi en muhtemel partiye oy verilmesi gerekir, zira “Şimdi Allah’a şükrediyoruz ki siyasî partiler içinde bir parti, bir parça bunu hissetti ki o eserlerin neşrine mani olmadı; hakaik-i imaniyenin dünyada bir cennet-i maneviyeyi ehl-i imana kazandırdığını ispat eden Risale-i Nur’a mümanaat etmedi, neşrine müsaadekâr davrandı; nâşirlerine de tazyikattan vazgeçti. Bediuzzaman bu konuda şunları yazmış: “ Kardeşlerim! Hastalığım pek şiddetli, belki pek yakında öleceğim veyahut bütün bütün konuşmaktan -bazen men’olduğum gibi- men’edileceğim. Onun için benim Nur âhiret kardeşlerim, ehvenü’ş-şer deyip bazı bîçare yanlışçıların hatalarına hücum etmesinler. Daima müsbet hareket etsinler. Menfî hareket vazifemiz değil. Çünkü dâhilde hareket menfîce olmaz. Madem siyasetçilerin bir kısmı Risale-i Nur’a zarar vermiyor, az müsaadekârdır; ehvenü’şşer olarak bakınız. Daha a’zamü’şşerden kurtulmak için onlara zararınız dokunmasın, onlara faydanız dokunsun.” (Emirdağ2[Y] - 245)
Bizim mesleğimizde çekimserlik , tarafsızlık veya bir şeylere kızıp müstenkif davranışlar da olamayacaktır. Çünkü “Yol ikidir: Mizanın iki kefesi gibi; birinin hiffeti, ötekinin sıkletine geçer. Ben tokadımı, Kilıçdaroglu ile beraber Erdoğan’a, Venizelos ile beraber Said Halîm’e vurmam. Nazarımda, vuran da sefildir.” Vesselam...