Allah çarpmasın da yaz çarpsın bir şey olmaz. Sıcaklar geldi diye yine çıldıranlar var. Eee ne yapalım şimdi de yaz geldi. Hep şikayet etmek zorundamıyız. Yaz gelsin şu faturalar düşsün diyen sen değil miydin, bir kaç ay evvel. Şimdi de yana yakıla kışı bekliyorsun. Pes doğrusu. Bırak azıcık kemiklerimiz ısınsın. Açık havada yayılalım, buz gibi limonatalar içip serinleyelim. Yıldızlar daha parlak görünsün, mehtap bizi duygulandırıp sevdiklerimize tekrar aşık olalım. Kimsecikler üşümesin. Çocuklar yalın ayak koşsun dursun. Şükürler olsunki her mevsimi yaşıyoruz kışımız, güzümüz, baharımız hepsi ayrı güzel. Akşam saatlerinde sahillere koşturalım, bir termos çay bir de çekirdek. Gülümseyip neşelenmek için yeterli bence. Yaz akşamlarının sohbetleri de pek güzel oluyor. Karpuzlar da ucuzladı az biraz. Misafirleri karpuz kesmeden göndermeyelim. Konserve zamanı da geldi. Reçeller kavanoz kavanoz olsun her çeşit, kayısı, şeftali, erik. Turşu da yaparız, kışın kuru fasulye, pilavla enfes olur. Dondurma yiyerek salına salına yürüyemezsin havalar soğuyunca söyleyeyim, tadını çıkar bak keyfine. Hayalde kur benim gibi. Pembe panjurlu bir evin, tavukların, civcivlerin, köpeklerin,  kedilerin cirit attığı koca bir bahçen var.  Biberleri, domatesleri tek tek toplayıp kahvaltıya yetiştiriyorsun. Sabahın gölgesinde çay içip yakın gözlüğünle gazete okuyorsun. Ne keyif dimi. Bir de gözlüğün üstünden etrafı seyredip, karşındaki oturanları gülme krizine sokuyorsun. Olur mu olur valla biz isteyelim yeterki. Yan komşunun bahçesi de var hayallerimin içinde koyunlarını salmış ben de onlara kahvaltımdan bir şeyler ikram ediyorum. Bahçende havuzun olmayabilir ama gürül gürül akan bir çeşmen varmış, sıcakladıkça hortumu kafandan aşağı tutup serinletiyormuşsun kendini ve etrafındakileri. Pon pon güllerin bütün kapını sarmış koparmaya kıyamıyorsun. Eğilmek zorunda kalıyorsun içeriye girmek için. Evinin tahta avlusuna girip koca bir bakraçtan ayran içiyorsun. Hayallerimden başka ne söyleyeyim ki. Yaz yağmuruna ne demeli peki. Gök gürültülü sağanak. Toprak kokusuyla içilen kahvenin tadı nerede var. Üzerinde ince bir battaniye elinde de şiir kitabın. Pencereni sonuna kadar açmışsın ılık rüzgar serinletiyor mis gibi. Ah yaz sen ne güzelsin. Kışı da özlet sıcağınla güzü de. Uzun aydınlığa nasıl alıştırdın, bitmeyen gecelere de. Açık hava sinemaları da var şimdi, eskisi gibi daha ne olsunki. Seviyorum seni Nalan. Reca ederim duygularımla oynamayın. Güzel olduğunuz kadar küstahsınız da. Herkes gülümsedi mi, hiç bir öğretisi olmayan eski Türk filmlerini de sevdirir yaz akşamları.

Bir yaz yağmuru yağdı içime
ezildi iri üzüm taneleri camlarımda.
Gözleri kamaştı yapraklarımın,
Bir yaz yağmuru yağdı içime
gümüş güvercinler uçtu damlarımdan, koştu yalnayak toprağım.
Bir yaz yağmuru yağdı içime,
tramvayıma atladı bir kadın
ak baldırları ıslak.
Bir yaz yağmuru yağdı içime,
içimdeki kederi serinletmeksizin.
Bir yaz yağmuru yağdı içime,
ansızın başladı dindi ansızın.
Eski yerinde duruyor sıcaklık,
kör demiryolunda paslı kalın... Bu gün de Nazım Hikmet’den olsun. Sayılı zaman bitermiş, yazın sonuna da yaklaştık artık. Bir dahaki yaza hayallerimize kavuşmamız dileğimle, bahçenize misafirliğe geleceğim, çay içer iki laflarız bir de karpuz keseriz. Nice mutlu yazlarımız olsun...