Şüphesiz Allah inananları savunur. Çünkü Allah hâin ve ihanet edenleri sevmez...
İnsanına göre değişen bir soru muydu
Cevapların farklılığından anlaşılan?
Bir kadına sorsak, hemen gözleri nemlenip  ve bakışları donuklaşıyordu. İç çekişlerine, acı nefes alarak cevapları dilinden dökülür.
“Bir dokun bin ah işit” misali çıkar ortaya.
Erkeğe sorunca biraz daha mı farklıdır?
Yapısı gereği kabullenmeme vardır ya...
Ya küfür ile başlar cümlesine, Ya da kendince yürüttüğü fikirleri anlatır.
Belki de kendinin bile inanmadığı cümlelere...
Bir de cinsiyet ayrımı olmadan sorsak mı ne?... Mesela politikacılara... Hemen mensup olmadığı partileri suçlamalar ile başlar ifadelerine.
Ya bir emekli vatandaşa sorsak?...
Yılların emeğinin katledilişini, 
Yorgun kelimeleri hararetle ifade ederek kurar.
Ya evlatlara sorsak? Onlarınki belki de en masum olanlarından. Cevaplarında bile sevgi vardır. Sevilmemek babından...
Hep sorduk da neyi soruyoruz?...
“İhanet, hıyanet...”
Şimdi anlaşıldı değil mi?... Ne kadar ağır kelimeler,
Cevaplar bile yüreklerden acıyla fırlayan cinsinden.
İhanet denilince öyle farklı yorumlar okunur ki, ya da dinlenilir. 
Anlatan da, dinleyen de yorulur.
Ya harfler...
İnanın cümle kurmaktan imtina ederler.
Harflerin dili olsaydı... Sevgiyi, sevdayı, aşkı yazmaktan öteye geçmek istemezlerdi.
İhanet kendi başına bile soğuk ve ürkütücü.
Sevdaya ihanet,
Aşka ihanet,
Vatana ihanet...
Diye devam eder.
İhanet neydi ki delip geçiyordu yürekleri.
İhanet; hainlik...
Evlilikte sadakatsizlik, aldatma...
Ve en önemlisi güven duygusunu yok etme.
Birinin ihanetine şahitlik etmiş iseniz,
O kişiye güvenmeniz olanak dışıdır.
Çünkü bilirsiniz ki birgün size de ihanet edecektir. İhanet ile hata yapmayı karıştırmamalıyız.
Hata bilinmeden istek dışı yapılandır.
Bazen hatalar devamlılık gösterdiğinde
İhanetlerin örtüsünü kaldırır. Ve hatalarımız ihanetlere pencere açmış olur. Hatalardan dönebilmeyi bilmek lazımdır.
Bir kul, belki Şeytana, belki nefsine uyarak günah işleyebilir. Bir günahın bedelini kendini önce yaradanına yalvararak samimi bir ifade ile af ettirebilir.
Bir insan önce kendine ihanet etmemelidir.
Eğer kendine ihanet edip, duygularını ve kendine olan saygısını yok ederse, o zaman herkese ihanet edebilir.
Aynada gördüğü ifadeye bakarken Huzursuz olmuyorsa... ihaneti nakış gibi işlemiştir yüreğine. Artık kime niçin hıyanet edeceğinin önemi yoktur. Bir kadın eşinin ihanetini af edebiliyor da, bir erkek asla af edemiyor...
Sebebi yetiştirilirken edilinilen duygudur.
Ahlak yapısıdır. Oysa ihanetin cinsiyeti yoktur. Hıyanetin bir adı var mı?.. Olsaydı ne olurdu?
“Yüreğin azrâili” nasıl, yakıştı mı?
Yüreklerin sevgiden, merhametten ve en önemlisi güvenme duygusundan yok olmasına sebep olan, mecazi anlamda öldüren değil midir?... Aslında en büyük ihaneti yaradana karşı işlemekteyiz. Ruhlar aleminde yaradan, yarattığı kullarından söz aldı. Yani bizlerden.
Kıyamete kadar dünyaya gelecek tüm ruhlar yaratılmıştır. Sırası gelene kadar ruhlar aleminde beklemektedirler. Tüm yaratılmışlar Alalh’ın bir olduğuna ve kulluk edeceğine söz verirler.
Ve bu misak, halk arasında  “kalu bela” diye bilinir.(kalu :dediler, bela:evet) Dünyaya gelişimizle sözümüzü unutarak, ihanet ederiz. İhanet, her insanın ruhunda var olan bir duygudur. Önemli olan o duyguyu; iman, inanç, ahlak, edep, haya...örf adet... Duyguları ile yıkayarak temizlemeliyiz.
Beden ile aldatma mı? Beyin ile aldatma mı daha çok yakar, yıkar insanları?...
Beyin aldatmaya yani Hıyanete hazır olmadıkça beden ihanet edemez.
Sarhoşluk ya da bir gaflet halinde yapılmış beden ihanetleri af edilebilinir mi? Edilmez mi ?..diye sormak yanlıştır. Bir olayı yaşamadan cevap vermek, Bekar birinin eşini boşamasına benzer.
Af kapsı bence açık olmalı...
Samim, içten bir duygu ile affı istenen kişilere... Af etmek o kişiye verilmiş bir mükafat asla değildir.
Bence o kişiye verilmiş en büyük cezadır.
Ceza kuran ayetlerinde mükafat olarak geçer.
İyi kula cennet, Kötü kula cehennem olarak anlatılır. Karşımızdaki kişi cezasını kendi seçsin...
İhanete sebep aranmaz ki ..
Yüreğine almadığına hıyanet edilmez ki.
Kalbin acımıyorsa vefasızlığına,
Af etsem ne çıkar... Bana ceza oldun,
Mükafatım insanları sayende tanımak oldu..
Hıyanetine isim bulamadım Ama adını kalbime kazıdım. “Vefasız  Aşk”oldu anılacak halin.
İhanetler ile dolu dünyamıza Sevgiyle cevap verelim. Mükafatlarımız “sevilmek” olması
Dileğimle Değerli Okurlarım.