Anne karnında çocuğun oluşumu konusunda, Kur’ân-ı kerimde şöyle buyruluyor: “And olsun Biz insanı çamurdan (süzülüp çıkarılmış bir özden) yarattık. Sonra onu emin ve sağlam bir karargâhta (rahimde) nutfe haline getirdik. Sonra nutfeyi alakaya, alakayı (embriyoyu) bir çiğnemlik ete, bir çiğnemlik eti kemiklere çevirdik. Kemiklere et giydirdik, sonra onu bambaşka bir yaratık (insan) olarak teşekkül ettirdik. Yapıp yara tanların en güzeli olan Allah (c.c.) pek yücedir.” (Mü'minun, 23/12-14) Çoğu doktorlar Alak sûresinde bahsedilen çocuğun ana karnındaki ilk evresinin ifadesi olan “alaka”nın pıhtılaşmış kan mânâsına geldiğini söyleyenlere karşı çıkmışlar ve alaka’nın karışık nutfenin rahim çeperle rine asıldığı ve orada takılı yapışıp kaldığı safha olduğunda görüş birliğine var mışlardır. Zaten "alak" kelimesinin arapça'daki anlamı, "bir yere asılıp tutunan şey" demektir. Hatta kelime asıl olarak deriye yapışarak oradan kan emen sülükler için kullanılır. İnsanın nasıl yaratıldığını, ne gibi merhalelerden geçerek var olduğunu insanı yaratan Rabbimiz bizlere Kur’ân-ı Kerim’inde bildirmektedir: “İnsan neden yaratıldığına bir baksın. (O) atılan bir sudan (meniden) yaratıldı. (Erkeğin) beli ile, (kadının göğüsleri) kaburga kemikleri arasından çıkan (bir sudan)” (Târık, 86/6-7) “İnsanı nutfeden (meninin milyonlarca parçasından biri olan spermden) yarattı.” (Nahl, 16/4) “Sizi annelerinizin karınlarında üç karanlık içinde, yaratmadan ya ratmaya (aşamadan aşamaya) geçirerek yaratmaktadır. İşte bu, Rabbiniz olan Allah’tır.” (Zümer, 39/6) Kimi mü fessirler bu ayeti tefsir ederken üç karanlık; karın, rahim ve eş karanlığıdır diyorlar. Bu mânâ aslında doğrudur. Çünkü karın ci darı karanlıktır, bundan sonra rahim cidarı, ondan sonra da cenini sa ran eş zarının karanlığı gelir. Böyle olmakla beraber ayet, karın içinde, ceninin yaratıldığı yerde üç karanlıktan bahsetmektedir. Bu rası da rahim demektir. Demek ki üç karanlık bizzat rahim içindedir. Cenini saran zar ların üç tane olduğu görülür. Bunlar dıştan içe doğru paramet rium, miometrium, endometrium denilen ışık, ısı ve su geçirmez zarlarla sarılı bulunan üç doku ile yapılmıştır. Kur’ân-ı Kerim ışık geçirmez bu perdelere zulmet diyor ve insanın üç zulmet (karanlık) içinde yaratıldığını söylüyor. “Rahimlerde sizi dilediği gibi şekillendiren O’dur.” (Âl-i İmrân, 3/6) “O (Rab) ki seni yarattı. Seni düzen ledi, sana ölçülü bir biçim verdi.” (İnfitâr, 82/7)“Allah, sizi analarınızın karnından, siz hiçbir şey bilmez durumda iken çıkardı. Şükredesiniz diye size kulaklar, gözler ve kalpler verdi.” (İnfitâr, 82/7) Ayetlerde açıkça görüldüğü gibi, Rabbimiz Allah, insanları en güzel bir biçimde yarattığını bildirmektedir. Yakın bir zamana kadar insanlar, bebeğin cinsiyetinin anne hücreleri tarafından belirlendiğini sanıyorlardı. Ya da en azından, anne ve babadan gelen hücrelerin birlikte cinsiyet belirledikleri zannediliyordu. Ancak Kur’ân’da bu konuda farklı bir bilgi verilmiş ve erkeklik ve dişiliğin, "rahime dökülen meniden" yaratıldığı bildirilmiştir: “Rahme dökülen meniden erkek ve dişi iki çift, O yarattı…” (Necm, 53/45-46) Kur’ân'da verilen bu bilginin doğruluğu, genetik ve mikrobiyoloji bilimlerinin gelişmesiyle birlikte bilimsel olarak da ispatlandı. Cinsiyetin tümüyle erkekten gelen sperm hücreleri tarafından belirlendiği, kadının ise bu işte hiçbir rolünün olmadığı anlaşıldı. Toplumlarda, doğan çocuğunun cinsiyeti kız olduğunda, hanımını kınayanlar, “senin yüzünden çocuğun cinsiyeti kız oldu veya erkek oldu” diyenler olabiliyor. Bu durumda, bu konuda kınanacak biri varsa, o da kadın değil erkektir. Fakat cinsiyeti belirleme yetkisinin Allah’a ait olduğunu âyet-i keri mede Yüce Allah (c.c.) bildirmektedir: “Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. Dilediğini yaratır. Dile diğine kız çocukları, dilediğine de erkek çocukları bahşeder. Yahut onlara hem erkek hem de kız çocuklar olmak üzere çift (ikiz) verir. Dilediğini de kısır bırakır. O her şeyi bilendir. O (her şeye) gücü yetendir.” (Şûrâ, 42/49-50) Cinsiyeti belirleme yetkisinin Allah’a ait olduğunu âyet-i kerimede Yüce Allah (c.c.) bildirmektedir. Takdir Yüce Allah’ındır. Ya kız, ya erkek, ya da ikiz, üçüz verir, ya da kısır yapıp hiç çocuk vermez. Bu, Rabbimiz Allah’ın dilemesi, takdiri ile olmaktadır. An cak kişi Allah’a duâ eder, yalvarır Allah Teâlâ da duâsını kabul ederse, o zaman kız çocuk istiyorsa kız, erkek çocuk istiyorsa erkek çocuk verir. Çünkü “Allah her şeye gücü yetendir.” Çocukları olmayan ailenin gereken tıbbî çarelere başvurduğu ve Allah’a çok duâ ettiği halde yine de çocukları olmuyorsa “(Allah) dilediğini kısır yapar.” Bu da Allah’ın takdiridir, imtihan gereğidir. Eşler gereğini yaptıktan sonra çocukları olmadıysa sabretmeli, dünya hayatı imtihandan ibarettir. “And olsun ki sizi, biraz korku, açlık, mallardan, canlardan ve ürünlerden azalma (fakirlik) ile imtihan eder, deneriz. (Ey Peygamber!) Sen sabırlı olanları müjdele!” (Bakara, 2/155) Görüldüğü gibi birtakım nimetlerden yoksun bırakılarak da imtihana tabi tutulduğumuzu Rabbimiz bize bildiriyor.