Uzun ve meşakkatli bir seçim sürecinin ardından nihayet Donald Trump, 20 Ocak’ta yemin ederek 47. ABD Başkanı olarak göreve başladı. Yemin töreninde Trump’ın, seçim kampanyası sürecince ortaya koyduğu vaatlere paralel şekilde bir konuşma yaptığı görüldü. Trump, konuşmasında, "Amerika'nın altın çağı şimdi başlıyor. İlk sıraya basitçe Amerika'yı koyuyorum." derken, "Şu andan itibaren Amerika'nın gerileyişi sona ermiştir. İnanıyorum ki hayatım bir nedenle kurtarıldı: Tanrı tarafından Amerika'yı yeniden yüceltmek için kurtarıldım." vurgusuyla kendisine mesiyanik bir kurtarıcı rolü de atfetmiş oldu. Trump konuşmasında Meksika Körfezi'nin adını "Amerika Körfezi" olarak değiştirme ve Panama Kanalı'nı geri alma vaatlerini de yineledi. ABD'nin yeni başkanı ülkesinin servetini artıracağını, topraklarını genişleteceğini ve bayrağını Mars dâhil yeni ufuklara taşıyacağını ekledi.
Trump göreve gelir gelmez beklendiği çok sayıda Başkanlık kararnamesini de imzaladı.
Yeni Başkan, ilk döneminin sonunda yaşanan Kongre Baskını soruşturmaları nedeniyle bir kısmı cezaevinde olan yaklaşık 1.600 taraftarını affetti. ABD'nin Dünya Sağlık Örgütü'nden (WHO) çıkışı ile ilgili süreci de başlatan Trump, bu kararnamenin nedeni olarak Covid-19 sürecinin kötü yönetilmesini gösterdi. Trump başka bir kararname ile ülkenin güney sınırlarında "ulusal acil durum" ilan ederken, ABD ordusuna sınırları koruma talimatını da verdi. Paris İklim Anlaşması'ndan çekilme kararı alınırken, devlet kurumlarında eşcinselliğin teşvik edilmesini engelleyecek bir kararname çıkardı. Yine Hükûmet Verimliliği Bakanlığı'nın (DOGE) kurulması kararı alındı.
Yukarıdaki ilgili hususlar Trump ve ekibinin seçim sürecince ortaya koyduğu taahhütlerin hızlıca yerine getirildiğinin göstergesi. Trump hızlı bir başlangıç yaparak, ABD’deki mevcut müesses nizam ve onun değerlerini hedef alan bir hareket tarzı ile ilerlemeye başlamış durumda. Yakın bir zamanda binlerce kamu görevlisinin görevden el çektirileceğini ve yerlerine yeni isimlerin atanmaya başlayacağını da göreceğiz.
Trump döneminde temelde 3 büyük güç mücadelesi yaşanacak. İlki, ABD içinde müesses nizam ve liberallerle. İkincisi Batı ittifakı içerisinde. ABD geleneksel Batılı müttefiklerini edilgen bir konuma sokarak sadece ABD’nin çıkarlarını merkeze alan bir yaklaşım içerisinde olacak. Kanada gibi ülkeler ilk hedef alınanlar konumuna düşmüş durumda. Trump, 1 Şubat itibarıyla Kanada ve Meksika’ya ciddi gümrük vergileri getireceğini şimdiden ilan etti. Diğer ve asıl büyük çatışma ise Çin ile olacak. Çin’in ekonomik gücünü geriletmeye yönelik birçok ekonomik ve siyasi hamle yapılması beklenebilir ancak ABD’nin dezavantajlı konumda olduğu ekonomik restorasyon ve Çin’in ilgili çıkarları çeşitli bölgelerde askerî güç ögeleri de kullanılarak tehdit altına alınabilir. Trump’ın temelde içeriye odaklanacağı, dışarıda ise Batı dünyasında mutlak itaat isteyeceği bir dönemin içerisine giriyoruz. Burada Çin dışındaki Rusya-Ukrayna ve Orta Doğu’daki çatışmalarda ise ateşkes ve istikrar arayışında olacağı öngörülebilir.